Bisiklet turlarimin finansmani icin sanatsal olan fotograflarimin telif haklarini satisa cikarmaya karar verdim. Ilgilenen olursa sayfanin ozel mesaj butonundan veya baymineral@gmail.com adresinden satin almak istedikleri fotograflarin linkleri ve fiyat teklifleriyle birlikte bana ulasabilirler. - Baki Berk Kayalar

27 Ocak 2010 Çarşamba

Kar Yağışı Altında 122 Kilometre

Kar yağışının beklendiği 24 Ocak 2010 Pazar gününde İstanbul' da okuyan bisiklet delisi Samet Aksuoğlu kardeşimle haberleşerek kendi aramızda bir tur düzenlemeye karar verdik.

Samet ilk trenle (11602) İzmit' e gelecekti.

Samet 05.20' de trene biniyor. Hiç uyanasım gelmiyor. 07.00' de garda olmam lazım. Neticede sabahın karlı ayazında dışarıdayım.

11602 sefer sayılı Adapazarı Ekspresi' ni beklerken bir kaç fotoğraf çekiyorum.





Samet' i getiren 11602 tren, İzmit' e giriyor.



Hoş geldin Samet.



Samet, güzeller güzeli E 43025 ile poz veriyor.



Samet ile Pişkin' e geçip simit-çay faslı yapıyoruz. Kahvaltı tamam.

07.45 gibi yola çıkıyoruz. Rota kesin olarak son ana kadar belli değildi. Önce Akmeşe yoluna yönlenelim diyoruz. Sonrada Sapanca Gölü' nün güney kıyısına geçeriz ve İzmit' e geri dönüşü tamamlarız diye düşündük.

Yahyakaptan' daki bisiklet yolu güzergahı gelinlik giymiş.

Arkamdan gelen uykusuz Samet, arka tekerleğim yüzünden hipnotize olunca yol kenarındaki ufak bir ağaca çarparak takla atıyor. Bu fotoğrafları çekerken Samet' in arkamda olmadığını fark ediyorum. Meğerki kaza yapmış. Bende uyku sersemi olduğumdan gürültüyü duymamışım.



Bir önceki fotoğrafın çekildiği yere farklı bir bakış. Eski demiryolu hattının rayları halen yerinde duruyor.



Arka yolları kullanarak Köseköy' e ulaşıyoruz. Köseköy' de yolda buzlanmalar başlıyor. Akmeşe yoluna, yani Eski İzmit-Adapazarı yoluna girince yol tamamen karla kaplanmaya başlıyor.



Scotty' nin altında kar birikiyor.



Ketenceler Göleti kış manzarasında. Bir grup köpek, bölgeyi sahiplendiğinden gölete yaklaşamıyoruz.



İlerideki tabela birazdan yaşanacak manzaraları açıklar nitelikte idi :)



Ketenceler Göleti' ne farklı bir bakış.



Bir kaç yüz metre sonra zincir takın tabelasının anlamı ortaya çıkıyor. Yol muhteşem.





Köy midibüsleri zorlukla ilerliyor. Onların arka lastiklerinin oluşturduğu pütürlü yüzeyler yokuşlarda çok işe yarıyor.



Karaabdülbaki Köyü' ne yaklaşırken Samet, kar ve sisin içinde kaybolup gidiyor. O sırada rampayı inen bir midibüs şöförü bizim hakkımızda garip bir el hareketi yapıyor: "Bu havada bisikletlerle bu yolda bu bisikletçilerin ne işleri var" şeklinde, hayret bir şey ya anlamındaki bir el hareketi.



Samet.



Yolun zevk katsayısı çok yüksek. Hayatımın en zevkli sürüşleri arasında ilk 100' e girer.



Karaabdülbaki Köyü' nden transit geçerken yumuşak kar tabakası yüzünden düşme tehlikeleri atlatıyoruz. Yavaş (15 km/h civarı) gittiğimiz için kendimizi hemen toparlıyoruz.

Akmeşe' ye hiç girmeden Akmeşe sapağındaki kahveye giriyoruz. Her geçişimde bu kahveye mutlaka uğrarım. Bizi yolda gören midibüsçülerden biri çaylarımızın parasını ödüyor çok sağ olsun.

Islanan ayakkabılarımızı kurutuyor ve tıkınıyoruz. Harika bir gün.



Sıcaklık sıfır derece civarında.



Dışarıda köpecikler bizi bekliyor. Fotoğrafın solunda pek belli olmasada gideceğimiz yol gözükmekte.



Kaskım kar tuttu.



Manzara doyumsuz.



Kahvenin önündeki paspas, kar tarafından makyajlanmış.



Yola devam ediyoruz. Dik bir iniş öncesinde son kilometreler. İnişten sonra yol kardan arınmış olacak.



Geride bıraktığımız yol. Fazla söze gerek yok.



Öz portrem.



Tahmin ettiğim üzere Sakarya İl Sınırı' na girdikten sonraki dik inişin ardından yol kardan arınmış oluyor. İnişte midibüslerden biri çıkarken kaymış. Yolcular köylerine yürüyerek gidiyorlardı. Karlı zemin yerini bol sulu zemine bıraktı. Her tarafımıza soğuk su işliyor. Ayaklarımızda soğuğu hissediyoruz.

Fazla duraklama yapmadan Adapazarı' na geliyoruz. İstanbul tabelalarını izlemeye başladık. Fakat yol bayağı dolanarak gidiyor ve bizi Mithatpaşa İstasyonu' nun güney girişine çıkartıyor. Adapazarı Ekspreslerinden birisi de istasyondan kalkmak üzere. Hemzemin geçitten geçmeyip trenin geçişini izliyoruz.

Samet, trenin geçişini bekliyor.



Güzeller güzeli E 43010.



Bisikletli birisi (bisikleti fotoğrafta görünmese de) bizimle trenin geçişini izliyor.



Bir kaç kilometreliğine ziyaret ettiğimiz D-100 (E5) karayolunun Arifiye-Adapazarı demiryolu ile kesiştiği noktadan bir görüntü. Fotoğrafta Adapazarı yönüne bakıyoruz. İleride meşhur Beşköprü Köprüsü görünüyor.



Arifiye' de bir kahvede dinleniyor, ısınıyoruz vede tıkınıyoruz. Fazla vakit kaybetmeden yola devam.

Sapanca Gölü' nün güneydoğu ucundan bir görüntü.



Samet poz veriyor.



Güzel ışık koşullarında farklı objektiflerle daha iyi fotoğraflar verebilecek bir manzara.



Uzunkum' da 17 kilometre boyunca sürecek trafiksiz bir yola giriyoruz. Bizi köpecikler karşılıyor.



E 43007' nin çektiği Boğaziçi Treni Ankara' ya gidiyor.



Treni gören Samet' e bir şeyler oluyor :) Sular birden yarılıveriyor.



Sapanca' ya girerken kar yağışı kuvvetleniyor ve kısa bir zaman tipiye maruz kalıyoruz. Kar taneleri canımızı acıtıyor.





Maşukiye' ye doğru yaklaşırken.



Yavaş yavaş gidiyoruz. Soğuk hava nedeniyle ayağımda botlarla bisiklet sürmek zorunda kaldım. Tali yolun çıkışındaki bir benzincide kısa bir mola verip turu İzmit Garı' nda bitiriyoruz. Gara vardıktan iki dakika sonra Samet trene binip İstanbul' a dönüyor.

122 kilometrelik çok tatlı bir tur oldu. Karda sürüş konusunda çok önemli tecrübeler kazandık. Kar yağışı hiç dinmedi (Tabiat Ana sağ olsun). En yüksek hızım 44 km/h gibi oldu.

Mutlu günler.

-----------------------------------------------------
Bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların telif hakları aksi belirtilmedikçe Baki Berk Kayalar' a aittir. Maddi amaç güden çalışmalarda izin almadan kullanılması telif hakları yasasına göre suçtur. Maddi amaç gütmeyen kullanımlarda ise kaynak belirtilerek yayınlanması önemle rica olunur.
Öneri ve destekleriniz için baymineral@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.

Umuttepe' ye Kar Turu - 23.01.2010

23.01.2009 Cumartesi günü öğleden sonra İzmit' te kar yağışı tekrar başlayınca iş çıkışı Bahadır ile tipiye yakalanma ihtimalini göze alarak Umuttepe' ye çıkmaya karar verdik.

Plan dahilinde Umuttepe' ye normal yoldan çıkıp, Çınarlıdere parkurundan İzmit' e inecektik.

Yol boyunca hafif kar yağışı bize eşlik etti. Korktuğumuz kadar kötü bir hava yoktu. Umuttepe' ye 50 dakika kadar bir sürede rahat rahat çıktık.

Kent ormanda mola veriyoruz.

Bahadır' ın "Beyazlık' ı", karlar arasında kamufle oluyor.



Bahadır.



Scotty beyazlıyor.

O gün işyerinde kişisel bir kaza geçirmişti :( Ben, işyerimdeki kolileri düzelteyim derken "heyelana" neden olunca Scotty' nin üzerine koliler yağdı ve far ile termometresi hasar gördü :(



Geçici olarak kullandığım, kadroya bağlı termometre, sıfırın bir hayli altını gösteriyor. Orada bulunduğumuz sürede -6.5 dereceyi de gösterecekti. Fakat kadronun kendi ısısından etkilendiğini düşündüğümden termometrenin gösterdiği sıcaklığın olduğundan çok daha düşük olduğunu düşünüyorum.



Beraber bir fotoğrafımız.



Kent ormandaki ufak köprülerden birisi.



Minik gölet buz tutmuş.

Göletin yanında normal havalarda suluklarımızdaki suları tazelediğimiz çeşme var, fakat çeşme donduğu için su akmıyor. Bizde istemeye istemeye tuvaletin çeşmesine başvuruyoruz. Susuz kalmaktan iyidir.



Çınarlıdere parkuruna doğru yola koyuluyoruz. Kar yağışı ve soğuk hava etkisini bir hayli arttırdı. Eski İstanbul yolu kar ve buzla kaplı. Zar zor ilerliyoruz.



Bahadır üstünü değiştiriyor.



Çınarlıdere parkuruna giriyoruz, fakat kar kalınlığı bisiklet sürmeye izin vermeyecek kadar fazla olduğundan en fazla 50 metre kadar ilerleyebiliyoruz ve geri dönmeye karar veriyoruz. Normal araç yolundan ineceğiz.

Ortam mükemmel. Kar harika.











Umuttepe' den inişe başlıyoruz. Yol yeni tuzlanmış. Tuzlanan kesimlerden uzak duruyoruz. Tuz, bisiklete zarar verebilir. Yolun sol şeridinin solundan aşağıya salınıyoruz. Bir cm. kalınlıktaki toz karı tozuta tozuta 25 km/h gibi hızlarla yavaş yavaş iniyoruz. Vakit varken Yahyakaptan' daki bisiklet trafik eğitim pistine uğrayalım dedik. Bu yüzden inişe Gündoğdu yolu üzerinden devam ediyoruz. Karla kaplı yolda bir arazi aracını solluyoruz. Kar tabakasının sona erdiği kısımda ise fren sıkmayı bırakarak bisikletleri kendi haline bırakıyoruz. Bahadır 60 km/h' yi, Bende 54 km/h' yi görüyorum. Karlı gecenin kârı :) O hızda kar taneleri yüzümüze şiddetle çarpıyor :) Yol tuzlu olduğundan ağzımızda tuz tadı var.

Bisiklet trafik eğitim pistinin o geceki görünümü.



Bol bol ıslandığımız ve üşüdüğümüz keyifli bir tur oldu. Bir dahaki macerada görüşmek umuduyla.

-----------------------------------------------------
Bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların telif hakları aksi belirtilmedikçe Baki Berk Kayalar' a aittir. Maddi amaç güden çalışmalarda izin almadan kullanılması telif hakları yasasına göre suçtur. Maddi amaç gütmeyen kullanımlarda ise kaynak belirtilerek yayınlanması önemle rica olunur.
Öneri ve destekleriniz için baymineral@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.
Bu blog sayfasındaki tüm yazılı ve görsel materyallerin (sponsor ve kardeş site bağlantı logo ve yazıları ile gazete küpürleri hariç) telif hakları Bâki Berk Kayalar' a aittir. Kullanmak istediğiniz görsel ve yazılı materyal için baymineral@gmail.com adresinden Bâki Berk Kayalar' a ulaşabilirsiniz.

Saygılarımla.