İzmit Atatürk Heykeli önü.
Arslanbey-Suadiye-Derbent üzerinden Maşukiye' ye gidip, Sapanca Gölü güney kıyısındaki yan yola giriyorum.
Sapanca Kurtköy mevkiinde manzaralar.
Maşukiye-Uzunkum arasındaki bu güzergah neredeyse sıfır trafikli. Gelip geçen trenler güzellik katıyor.
Sapanca sahili.
Yol boyunca çok sayıda tren geçişine denk geliyorum. Fakat hepsini videoladığımdan burada size onlara ait fotoğraf kaydı veremeyeceğim.
Arifiye.
Demiryolu kenarında vakit geçirenlerin telefonlarında bu numara mutlaka kayıtlı olmalı.
Raylarda oluşabilecek herhangi bir bozukluğu, hemzemin geçitlerde kalakalan araçları
bu numara ile yetkililere bildirip can ve mal kaybının yaşanmasını engellemiş olursunuz.
Arifiye' den kestirme yolu kullanarak Bilecik yoluna çıktım. Hızlı bir sürüşle Doğançay kavşağına geldim ve içeri girdim.
Sakarya Nehri.
Doğançay' da jandarmadan izin aldıktan sonra istasyona geçtim.
Köyün çocukları başıma üşüştü. Benden bisiklet konusunda bilgi almakla beraber çok yaramazlar.
İstasyonun camlarını kırıyorlar.
Yolculara laf ve yabancı cisimler atıyorlar.
Trans Asya Treni.
Gece boyu trenler vızır vızır.
Yukarıdaki trenin makinistlerine çadırımdan kafa lambamla sinyal vermiştim. Sonra yanıma muhabbete geldiler.
Diğer tren geldi. O trenin personeli bu trene, bu trenin personelleri diğer trene geçiyor.
1. Gün bilgiler:
61.37 klm - 61.37 klm toplam
18.8 km/h ortalama, 42.7 km/h maksimum hız.
---
28.08.2011 Pazar - Doğançay-İznik-Sölöz-Boyalıca
Bugün planladığım üzere uzun bir mesafe yapmak istiyorum. Bu yüzden erkenden yola çıkıyorum. Doğançay çıkışında bir köpekten bahsedilmişti, ama asayiş berkemal. Köyden köpeklerle uğraşmadan rahatça ayrılıyorum. Doğançay-Geyve arasında demiryolu yanındaki dar yoldan gideceğim.
Harika bir güzergah. İnsan bu yol hiç bitmesin istiyor.
Ülkemizin ilk demiryolu tünellerinden birisi. Halen kullanılıyor.
Bu üzümleri göz hakkı olarak almak üzereyim. Tam olmamışlar, ama güzeller genede.
Ali Fuat Paşa girişindeki demiryolu köprüsü.
Ali Fuat Paşa. Bu kasabada bir süre dinlenip telefonumu şarj ediyorum.
Çöplerin gelişigüzel bir biçimde yakılarak yok edilmesi çevre için çok büyük bir felaket.
Geyve-Mekece arasındaki tali yolda ilerliyorum. Yol boyu meyvelikler göze çarpıyor. Bu minik şeftalilerden bir kaç tanesini yolluk olarak alıyorum.
Pamukova.
Ciciler köyü hemzemin geçidi.
İznik yoluna çıktım. Yol yeniden yapılıyor.
Mekece rampası beni fazla sıkmadı.
Çerkeşli Göleti.
Çerkeşli Köyü' nde dinlenmek istiyorum, ama çocuklar ve sinekler başıma üşüşüyorlar. Aşırı ilgiden sıkılınca buradan bir kaç dakika sonra ayrılmak zorunda kalıyorum.
Bu çeşmenin suyu biraz pis göründü. Sudan doyasıya yararlanamıyorum. Mekece rampasını tırmandıktan sonra İznik' e kadar kayda değer çıkış yok, ama biraz ağır taşıt trafiği var ve yol dar. Neyseki sorun yaşamıyorum.
İznik' e vardım. Girişteki benzincide dinlenip, bisikletle yakındaki futbol sahasına gidemediğini söyleyen ve beni görünce şekilden şekle giren adama laf anlatıyor ve benzincilerle muhabbet ediyorum. Akabinde şehir merkezinde İznik Belediyesi' nin ücretsiz olarak sunduğu internet kafe hizmetinden yararlanıp parasıyla (çaycı dayı çok suratsız bir tiplemeydi) iki de çay içip yola devam ediyorum.
İznik' ten görüntüler.
İznik-Sölöz yolu.
Sölöz yolunda evinin önünde göle giren bir dayıya "ileride köy var mı" diye sordum. "Neden" dedi. "Karnımı doyurmam gerek" diyince, dayımız "neden oruç tutmuyorsun" diye sordu. Ben "turdayım" bahanesini sundum. Dayıcığımız akabinde ucuz din bilgisiyle "ben bütün gün bahçede çapa yapıyorum, ama orucumu tutuyorum da, cehennemde seni böyle böyle kırbaçlayacaklar" filan dedi. Bende sallaaa hareketi yapıp devam ettim. Dayımıza "ben sıcağı severim" demeyi unuttuğum için pişmanım.
Suyu içilebilir çeşme. Çeşmeden sayısız şişe ve bidona su dolduran dallama tipler selamıma cevap verip vermeme konusunda kararsız kalıyorlar.
Narlıca rampası biraz zorluyor. Bu rampa öncesinde Bıcır' ın lastiği inmişti.
Sölöz' deki tarihi Rum apartmanı. Çok güzel.
Sölöz.
Orhangazi' ye yaklaşıyorum.
Orhangazi' ye ulaşıp bir çizgimi daha tamamlıyorum.
Bu kahrolası otoyol inşaatının hiç bir zaman gerçekleşmemesini umut ediyorum.
Orhangazi' den bir kaç kilometre sonraki benzincide kalmak istiyorum, ama "birazdan kapatacağız" deniliyor. Hayır demiyorlar, ama güvenli olmaz deniyor. Aklımda Boyalıca' ya varmak olduğundan bu benim için geçerli bir sebep oluyor.
Son 15 küsür kilometreyi zifiri karanlıkta geçiyorum.
Dinci olduğunu sanan dayımızın dediğine uyup daha dindar!!! olsaydım ve bu turda oruç tutmaya kalksaydım kimbilir ne olurdu bilmem. Üç beş çapa sallamakla 140 kilometre mesafeyi 20 kilo yüklü bisikletle geçmenin farklı olduğunu nasıl anlatabilirdim bilmem. Nitekim gün boyu bir şeyler yemeye devam ettiysem de Üreğil-Boyalıca arasındaki yaklaşık 15 kilometrelik mesafede hava karanlık ve ılık olmasına rağmen az kalsın "duvara çarpma" durumunu yaşıyordum. Boyalıca' ya kendimi zor attım. Oraya vardığımda açlıktan titriyor ve konuşmakta zorlanıyordum. 3 büyük tost, 6 çay ve bir kaç bir şey daha tüketmeme rağmen kendime zor geldim. Ah birde dayımızın hatrı üzerine oruç tutmaya kalksaydım neler olurdu bilmem.
Boyalıca girişindeki benzinci ilk başta izin verdiydi. Sonra karnımı doyurmak için oradan ayrıldım. Yemekten sonra döndüğümde yan çizdiler. "Burada kalman güvenli değil" dendi, ama beni ortada bırakmayıp belediyenin bekçisini ayarladılar. Bekçi abimiz de beni çarşıda karşılayıp bana sahilde yer gösterdi.
2. Gün bilgiler:
141.86 klm - 203.23 klm toplam.
17.3 km/h ortalama, 46.3 km/h maksimum hız.
---
29.08.2011 Pazartesi- Boyalıca-Akçat-İzmit
Akşam yemeğimde içtiğim 6 çay ve başıma musallat olan sivrisinekler sebebiyle gözüme uyku girmedi. Bu durum, manzaranın tadını çıkarmama vesile oldu. Yanımda dolanan sevimli kara kurbağaları dışında sevdiğim bir insan da olsaydı tam olurdu. Üşenmeyi bırakıp saat 3.30 sularında sinek ilacımı yüzüme sürünce sivriler uzaklaştı ve bende uyuyabildim.
Güne uyandığımda bu manzaralar içimi açtı.
Boyalıca rampasını tırmanırken, yakınlarında tarımsal sulamada kullanılan bu havuzun dışında yazan yazı ilgimi çekti. Anlaşılan sulama suyuna ilaç katılıyor. Sonra da bu zehirli suyla büyütülen meyve ve sebzeler soframıza kadar geliyor.
Boyalıca aşağılarda kaldı. Bu rampa kısa, ama dikliği sebebiyle nefes kesici :P 2008 Ağustos' unda Feymanla bir gece yarısı sonrasında bu rampadan doğru dürüst farımız olmadan 50-55 km/h hızlarla sallanmıştık. O gece o kadar tehlikeli bir sürüşe nasıl cesaret ettik anlamıyorum.
Kızderbent.
Yalakdere.
Akçat yolu.
Akçat Köyü' nde suyu buz gibi olan çeşme.
Akçat-Senaiye rampası dikliği ile meşhur olası nitelikte. Feymanla bir gün buradan 70 km/h gibi hızlarla indiydik. Balatalarımdan kokular geliyordu.
Senaiye' ye girdim, ama pek fotoğraf çekmedim.
Senaiye içindeki çok dik yokuşu da tırmandıktan sonra hatıra fotoğrafı alıyorum. Akabinde etkili ve sürekli bir iniş başlayacak. Yaklaşık 20 kilometre boyunca hiç durmadan gideceğim.
İzmit sahiline sağ salim vardım.
3. Gün bilgiler:
68.87 klm / 272.11 klm toplam.
15.1 km/h ortalama, 50.7 km/h maksimum hız.
Herkese mutlu bayramlar.
----------------------------------------------------- Bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların telif hakları aksi belirtilmedikçe Baki Berk Kayalar' a aittir. Maddi amaç güden çalışmalarda izin almadan kullanılması telif hakları yasasına göre suçtur. Maddi amaç gütmeyen kullanımlarda ise kaynak belirtilerek yayınlanması önemle rica olunur. Aksi takdirde bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların izinsiz kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Öneri ve destekleriniz için baymineral@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.