Sizlerle acemilik dönemimin en uzun turunu paylaşmak istiyorum. Turun güzergahı yol boyunca çıkan aksilikler yüzünden uzadığı için planlanandan uzun oldu.
O zaman kilometre saatim bozuk olduğu için tam kilometreyi bilmiyordum ama tahmini 40-60 klm arası düşünüyordum. Bugün rota çizme sitelerinden birisi yardımıyla tam olarak hesapladığıma göre 51 klm. yapmış olduğumu anladım. Tam da tahminlerimin ortası çıktı :) Acemilik dönemi için iyi bir günlük mesafe.
Neyse.. Kilometre muhabbetini bırakıp yola çıkalım isterseniz.
Liseyi bitirmişim, ilk yurtdışı seyahatime hazırlandığım günler. İçim cıvıl cıvıl. Kısmetse tam bir ay sonra yabancı topraklara çıkmış olacağım, dinlenmek için Kerpe' deyim ve fena halde gazlıyım. Bu gazı ancak sağlam bir bisiklet turu atabilirdi. Çömez olmama rağmen zamane gazı beni Seyrek' e kadar atmak istiyor ilk etapta. Sonrasına bakacağım.
Güzel bir gün. Deniz ve hava cam gibi.
Bahçemizdeki gül, çiçeklerini toprağa saçmış.
Evden çıkmak üzereyim. Somurtkan durduğuma bakmayın. İçim pek kıpraşık. :)
Ömerağzı mevkisinin hemen batısındaki kısa ama dik çıkış.
Baba Burnu ormandan görünmüyor.
Baba Burnu fotoğraf çekme ısrarlarıma dayanamayarak biraz göz kırpıyor.
Yol sakin. Yakın zamanda yağmur yağmış olduğundan tatlı bir sıcaklık var. İnsan hiç rahatsız olmuyor.
Yol biraz çamur aromalı. Bacaklarım çamurlanmaktan kendilerini alıkoyamıyorlar.
Eski Kerpe Burnu. Az ileride Sarısu sahili var.
Ön lastiğim.
Eski Kerpe Burnu fotoğrafını çektiğim noktadan, geldiğim yöne bakış. Kerpe' den henüz 5 klm. kadar uzaklaştım.
Sarısu Deresi boyunda taş ocağı olarak kullanılan saha. Tüf kayaçları hakim.
Sarısu Deresi muhteşem bir yer. Yüzmeye uygun değil ama tatlı su balıkçılığı ve kerevit avcılığı yapılıyor. Fakat Kandıra kanalizasyonunun buraya aktığı söyleniyor. Bu yüzden göründüğü kadar temiz olmayabilir. Yinede manzara iç açıcı. Trafik gürültüsü yok ve kuş, böcek ve rüzgâr sesleri sizlere eşlik ediyor, ruhunuzu dinlendiriyor.
Sarısu Köprüsü. Dereyi seyretmek ve balık avlamak için ideal.
Köprüden Sarısu Deresi' ne bir bakış atalım.
Köprüden çevredeki tarlalar. Rengarenk çiçekler çok güzel görünüyor.
Fazla olmasada bu yolda kamyonlar olabiliyor.
Sarısu Mevkiini fotoğraf çekmeden pas geçip Seyrek' e yöneliyorum.
Yolda başka bir görüntü.
Seyrek şirin bir balıkçı köyü. Kafa dinlemek için Kerpe' den daha iyi bir seçenek. Kerpe' ye yürüme mesafesinde (10 klm kadar) olduğu için gayet iyi. Küçükken bizim burada bir arazimiz vardı, o yüzden dedemle arada bir gelirdim. Küçüklüğümden beri burasının çok az değiştiğini söyleyebilirim.
Seyrek içi.
Bebiş' ten Seyrek hatırası.
Seyrek' ten ayrıldıktan bir kilometre kadar sonra seleden büyük bir ses geliyor. Seleyi sele borusuna bağlayan vida patlayıveriyor. Resmen yolda kaldım. Ayakta o kadar yol gidilmez. Fakat Allah' ın şanslı kuluyum. Vida patlaya patlaya yardımsever bir ailenin evinin önünde patlamış. Evin beyfendisi bana kalın bahçe teli verip seleyi idare edecek kadar sabitlememi sağlıyor. Kandıra' ya gitmek planlarım dahilinde yoktu ama yeni vida bulmak için Kandıra' ya gitmem gerek. Bana ne olur ne olmaz diye de yumuşak bir şeyler veriyorlar, vida gene kırılır da ortada kalmayım diye. Adlarını bilmediğim bu yardımsever insanlara tekrar teşekkürler ediyorum.
Bebiş vida kırılmasından sonra evine nasıl döneceğini merak ediyor.
Seyrek-Kandıra yolunda bir köy.
Melen Çayı' nı İstanbul' a bağlayan boru hattı doğayı katlediyor.
Yolda bir kaç dik çıkış var. Onlardan birini geçtim. Seyrek-Kandıra yolu 2005 yılında bu haldeydi. Şu an kaymak asfalt kaplı. Yol bisikletine uygun.
Önümde bir dik çıkış daha var. Gözlerimde büyüyor ama aşmak gerek. Rampayı tırmanırken yol kenarındaki böğütlenlerden de atıştırıyorum.
Tarlalar çok güzel görünüyor.
Böğütlenler çiçek açmış.
Buda başka bir şeyin çiçekleri.
Sarmaşık güller bir evin bahçe kapısını süslemiş.
Sıcak terletiyor. O zamanlarda gülümsemeyi beceremediğime karar verdim. :) Bu kadar somurtkan görünmemeliydim.
Yolda annem için topladığım çiçekler.
İniş başlıyorrrrr... :)
Doğanın ortasındaki beton yığını. Mimarları binanın dış görünümünü güzel yapmayı beceremedikleri için tepelerin ortasında kabak gibi belli oluyor ve büyük bir çirkinlik katıyor.
Tarlalar.
Kandıra' ya varıyorum ve hemen sanayi sitesine giriyorum. Acele olarak vida bulmam lazım. Seleyi bisiklet üstünde kalın teller tutuyor. Seleyi fazla zorlamadan Seyrek' ten Kandıra' ya kadar sorun yaşamadan gelmeyi başardım.
Akkurt Egzoz bana yardımcı oluyor. Çok sağ olsunlar. Bana iki vida veriyorlar. Para istememişlerdi yanlış hatırlamadıysam.
Yollarımızı lütfen temiz tutalım. Merak ediyorum da, yola çöp saçan dengesizler kendi özel mekanlarına çöp saçıyorlar mıdır?
Kandıra' da bir çeşmeye uğrayıp soluklanıyor ve suluğumu dolduruyorum.
Ön tekerim.
Arka tekerim.
Konsolumun bir kısmı.
2004 yazında rahmetli olan nineciğimin evi. Şu an evin olduğu yerde yeller esiyor. Küçükken ne güzel bayramlar yaşamıştım burada. Yediğim çikolataların, aile üyelerimle yaptığım sohbetlerin tadını, eski ev kokusunu unutamıyorum.
Kandıra çıkışı.
Geride bıraktığım yol.
Gideceğim yol.
Babatepesi civarındaki rampayı tırmanırken geride bıraktığım yol.
Babatepesi sapağı. İki kilometre kadar daha tırmanırsanız Babatepesi' nin 250 metre civarılık bol manzaralı zirvesine ulaşırsınız.
Yolu uzatma gayretinde olduğum için Kerpe' ye sapmayıp Kefken yönüne doğru dönüyorum. Bu hareketim Kurtyeri Köyü geçişinde bisiklet turları yapmaya başladığımdan beri yaşadığım en kötü köpek kovalamalarından birini yaşamama sebebiyet verecekti.
Yolun ileri sağında beyaz bir battal boy köpecik bana havlıyordu. Köpek konusunda da acemi olduğumdan pedallara asılarak devam etmeye karar verdim. Yol çok şükür ki boştu. Ben sol şeride hiç düşünmeden geçerek köpekten kurtulmaya çalıştım. Nitekim kurtuldum ama yaşadığım o şiddetli anda sağ omzumu incilttim.
Halen köpeğin olduğu o yola bisikletle girmediğimi söylemek isterim.
Bebişten bir poz daha.
Kumcağız sahili.
Kumcağız-Kerpe yolu.
Geride bıraktığım yollar.
Kerpe' ye salimen varıyorum. O zaman için kişisel olarak önemli bir zafer kazanıyorum.
Kerpe' deki bir komşumuzun bahçesinde kiviler çiçek açmış.
Kayalıklardan gün batımı.
Hoşça kalın.
-----------------------------------------------------
Bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların telif hakları aksi belirtilmedikçe Baki Berk Kayalar' a aittir. Maddi amaç güden çalışmalarda izin almadan kullanılması telif hakları yasasına göre suçtur. Maddi amaç gütmeyen kullanımlarda ise kaynak belirtilerek yayınlanması önemle rica olunur.
Öneri ve destekleriniz için baymineral@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.
Beni imrenerek sessizce izlemek yerine harekete geçin. Bu dünyaya sadece okumak ve çalışmak ve evde oturmak için gelmedik. Sizin benden ne eksiğiniz var? Yola çıkın. Keşfedecek koskoca bir dünya var. E-posta adresim: baymineral@gmail.com
Sayfalar
Bisiklet turlarimin finansmani icin sanatsal olan fotograflarimin telif haklarini satisa cikarmaya karar verdim. Ilgilenen olursa sayfanin ozel mesaj butonundan veya baymineral@gmail.com adresinden satin almak istedikleri fotograflarin linkleri ve fiyat teklifleriyle birlikte bana ulasabilirler. - Baki Berk Kayalar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bu blog sayfasındaki tüm yazılı ve görsel materyallerin (sponsor ve kardeş site bağlantı logo ve yazıları ile gazete küpürleri hariç) telif hakları Bâki Berk Kayalar' a aittir. Kullanmak istediğiniz görsel ve yazılı materyal için baymineral@gmail.com adresinden Bâki Berk Kayalar' a ulaşabilirsiniz.
Saygılarımla.
Saygılarımla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder