27.03.2010 Pazar
Gece aldığım duş ve yetersiz uyku sebebiyle sabah oldukça zor uyanıyorum. Keşki daha uzun süre uyuyabilseydim ama yola devam etmek zorundayım. Elise' nin annesinin gece bizi arayıp saat değişikliğini haber vermesi çok ince bir davranıştı.
Scottino yola hazır.
Bahçe içinde bisiklet kullanılmamalıymış. Severim yasakları.
Büyük kratere son bakış.
Elise' yle limana gidiyoruz. Çok yakında. Porto Levante burası.
Bilet gişesindeki bayan, feribotun sözde teknik arıza nedeniyle bugün çalışmayacağını belirtmesi bizi bozuyor. Yapabilecek bir şey yok. Şansımı deneyip aliskafa (deniz otobüsü) bilet alıyorum. Biletçi bayanın dangozluğu sebebiyle iki kişilik bilet kestiğini maalesef Lipari' de anlayacaktım.
Deniz otobüsü yaklaşıyor. Hızlı ama çok çevreci olduğu söylenemez.
Deniz ayaklarımızın altında.
Deniz otobüsüne binmem sorunsuzca oldu çok şükür. Elise benle vedalaşıyor.
Deniz otobüsünün kanatları yavaşça suyun yüzeyine çıkıyor.
Lipari' ye kısa bir yolculuğun ardından ulaştım. Limanda başıma pansiyoncular üşüşüyor. Bende çadırımı gösterip "benim odam burada" diyince susuyorlar. :)
Adayı saat yönünün tersine turlamaya başlıyorum.
Küçük bir adada karayolu tüneli. Ne ilginç.
Canneto sahili.
Sert ve kısa bir yokuşu tırmandıktan sonra pomzalı kayalıklar başladı. Çok güzel bir sahil.
Adadaki ikinci tünel.
Her yer pomza. Dağğ taşş.. Lipari Adası' ndaki son püskürme 729 yılında gerçekleşmiş ve kalınlığı 200 metreyi bulan pomza tabakası ve iki büyük obsidiyen (volkan camı) akımı oluşmuş.
Deniz çok güzel görünüyor.
Lipari Adası' ndaki pomza yatakları işletiliyor ve madenin yanında kurulmuş iskele vasıtasıyla gemilerle başka yerlere gönderiliyor.
Burada obsidiyen katmanları var. Oldukça sert. Ufak çekicimle bir-iki ufak parçayı zorlukla alabiliyorum.
Burası obsidiyen toplamak için çok daha uygun. Yerlerde bolca obsidiyen parçası var. Örnek almak için çekiç kullanmaya bile gerek yok. Şu an adanın kuzey ucunda olduğumu hatırlatayım.
Pomza ve obsidiyenler ada manzarasını oluşturan önemli bir etmen.
Evlerin bahçe dekorlarında bile obsidiyen kütleleri kullanılmış. Obdisiyen ilk çağlarda alet yapımı konusunda çok önemliydi. Çünkü uygun bir açıyla kırıldığında çok sivri ve keskin uçları oluyor ve jiletten daha keskin oluyor.
Manzaralara devam.Acquacalda' dayız. Sıcak su kasabası yani. Fakat insanları sıcak değil. Burada bu yüzden çok üşüyorum.
Acquacalda' dan sonra etkili ve sürekli bir yokuş başlıyor. Yokuş bitmek bilmiyor ama Salina Adası manzaralı. keyifli bir çıkış. Yokuşun bir yerinde yemek molası veriyorum. Bunun dışında tırmanırken kayda değer bir şey olmuyor. Sizi fotoğraflarla başbaşa bırakıyorum.
Gala çiçekleri bu yörede yabani olarak bile yetişiyor.
Liparabus'u sadece adada yaşayanlar kullanabilirmiş.
Adanın güneybatısındayım artık.
Gözlüğüme beyaz bir kelebek çarpıyor.
Vulcano Adası tütmeye devam ediyor.
Burada bile geri dönüşüm konteynerleri var.
Lipari merkeze az kaldı. Yavaş yavaş inip, ara sokakların keyfini çıkartıyorum.
Limana tekrar varıyorum. Lipari Adası' nda normalde bir gece kalmayı planlıyordum ama zaman yeterli olduğundan Stromboli' ye doğru devam etmeye karar veriyorum. Tek seçenek deniz otobüsü. Görevli bana bilet kesip, telefonla gelen deniz otobüsü görevlilerini bilgilendiriyor. Bisikletle biniş olacağı için.
Bu bisiklet bileti. 2.20 Avro gayet makul. Fakat yolcu ücreti oldukça yüksek. 15 Avro mineydi.
Gemiyi 2-3 saat kadar bekledikten sonra, sonunda geliyor. Teknenin gelmesini beklerken bir bayan pansiyon önermek için geliyor ve yine çadırımı gösteriyorum.
Sorunsuzca alınıyorum ve Scottino' yu uygun bir noktaya konumlandırıyorum. Bıcır' ı bu turda yanıma almadım. Yoksa deniz otobüslerine binişte gerçekten büyük problemlere sebep olurdu.
Lipari' den ayrıldık. İlk hedef Panarea.
Sakin denizde resmen uçuyoruz. Yolculuk çok rahat. Dönüşte bu kadar rahat olmayacaktım.
Panarea Adası'na yanaşıyoruz. İnmesem bile bu adayı kıyısından görüyorum. Bu ada da eski volkanlardan. 2000lerin başlarında fümerolik aktivite görülmüş.
Panarea hatırası.
Basiluzzo Adası. Panarea' nın kuzeydoğusunda.
Lisca Bianca Adaları.
Bir hayalim daha gerçekleşmek üzere. Stromboli'yi ilk kez görüyorum.
Stromboli' de öncelikle adanın güney ucundaki Ginostra' ya yanaşıyoruz. Ginostra ile Stromboli merkezi arasında yüksek ve tehlikeli patikalar haricinde yol yok. Bu yüzden ada merkezine gitmek isteyen Ginostralılar deniz otobüsüne binmek zorundalar.
Tekne görevlisi bana ayrıcalık tanıyıp arka kapıyı açıyor ve dışarıdan fotoğraf çekmeme izin veriyor.
Tekne hızlanmaya başlayınca içeri tekrar giriyoruz.
Güzeller güzeli hırçın Stromboli. Dünya' nın en aktif volkanlarından birisi.
Bir hayal daha gerçek oldu. Stromboli' deyim. Bir kaç sene önce buraya geleceğimi söyleseler inanmazdım. Ama buradayım. İleride görünen Strombolicchio 200 bin yıl yaşında. Stromboli Adası' ndan daha küçük olmasına rağmen daha yaşlı.
Ufak bir patlama oluyor. Bu volkan her daim ateşli.
İskeleye iner inmez pansiyoncunun birisi başıma dikiliyor gene. Çadırımı yine gösteriyorum, susuyor. Çadırda kalmasam en az 30-40 Avro gecelik ücret ödeyeceğim. Tabi alt tarafı uyumak için o kadar para vermem.
Kamp kuracak bir yer arıyorum. Dün Vulcano' daki marketten erzak stoğu yapmıştım. Sorun market bulmak değil, kalacak yer bulmak.
Bu ada doğası gereği tsunamilerin arada sırada yaşandığı bir yer. Bu yüzden sahil güvenlik tabelalarıyla dolu. Sirenler çalmaya başladığı zaman yüksek yerlere kaçılması gerektiği belirtilmiş.
Ada sokakları çok dar. Bir otomobille girmek imkansız. Bisiklet için bile dar geliyor. Bıcır yanımda olsaydı manevra yapacak yer bulmakta zorlanırdım.
Yarın planladığım rehberli zirve gezisi için rehber firma ile tanışıyor ve sözleşiyorum. Sonra bana tarif edilen yere doğru ilerliyorum. Yerleşim merkezinin dışında gözlemevi ve restoran varmış. Orada çadır kurabilirmişim. Kulağa hoş geliyor.
Sözü edilen noktaya ilerlerken patlamalar devam ediyor.
Dar ve gevşek zeminli bir yoldan ulaşım sağlanıyor.
Mekana vardım. Manzara büyüleyici.
Restoran görevlisi rahatça izin veriyor. Arka taraftaki uçuruma güvenli bir uzaklığa çadırımı kuruyorum. Bu adada küçük panelvan ve kamyonetler ve Apeler işliyor. Ve tabiki de motorsikletler. Ama genel olarak motorlu taşıt sayısı az tabiki.
Çadırımı kurduğum lokasyon patlamaları gören bir noktada çıkıyor. Gece boyunca lav seyredebileceğim. İstesem böyle güzel bir kamp alanı bulamazdım. Büyüleyici bir yer. Tripodumu ve fotoğraf makinemi kurup geceye hazırlanıyorum.
Yemek yemek mi, fotoğraf çekmek mi, hangisini yürüteceğime şaşırıyorum. Tabiki ikisini aynı anda yapmak bana çok daha mantıklı geliyor. Patlamalar 10-20 dk.da bir gerçekleşiyor. Bilindiği kadarıyla Milattan Önce 350 yılından beri sürekli olarak aktif. Ada Akdeniz' in deniz feneri adıyla biliniyor. Çağlar boyunca gemicilere yol göstermiş. En son 2. Dünya Savaşı' nda bu özelliği kullanılmış.
Gece boyu patlamalardan yakaladıklarımın bir kısmı.
Sevgiler.
Bilgiler:
35.39 klm.
10.8 km/h ortalama, 37.6 km/h maksimum hız.
03.16.02 saat (molalar hariç seyir süresi)
----------------------------------------------------- Bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların telif hakları aksi belirtilmedikçe Baki Berk Kayalar' a aittir. Maddi amaç güden çalışmalarda izin almadan kullanılması telif hakları yasasına göre suçtur. Maddi amaç gütmeyen kullanımlarda ise kaynak belirtilerek yayınlanması önemle rica olunur. Öneri ve destekleriniz için baymineral@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.
Beni imrenerek sessizce izlemek yerine harekete geçin. Bu dünyaya sadece okumak ve çalışmak ve evde oturmak için gelmedik. Sizin benden ne eksiğiniz var? Yola çıkın. Keşfedecek koskoca bir dünya var. E-posta adresim: baymineral@gmail.com
Sayfalar
Bisiklet turlarimin finansmani icin sanatsal olan fotograflarimin telif haklarini satisa cikarmaya karar verdim. Ilgilenen olursa sayfanin ozel mesaj butonundan veya baymineral@gmail.com adresinden satin almak istedikleri fotograflarin linkleri ve fiyat teklifleriyle birlikte bana ulasabilirler. - Baki Berk Kayalar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bu blog sayfasındaki tüm yazılı ve görsel materyallerin (sponsor ve kardeş site bağlantı logo ve yazıları ile gazete küpürleri hariç) telif hakları Bâki Berk Kayalar' a aittir. Kullanmak istediğiniz görsel ve yazılı materyal için baymineral@gmail.com adresinden Bâki Berk Kayalar' a ulaşabilirsiniz.
Saygılarımla.
Saygılarımla.
Harikasınız,bu yaz hatta 1 ay sonra bizde arkadaşımla bi bisiklet turuna çıkıp ege kıyılarını dolaşacaz,bloğunuzu iyce bi okumak istiyorum.Bilgiler için teşekkürler .
YanıtlaSilAshley
Böyle bir turu, belirli bir zaman aralığına sıkıştırarak yapsan da, biriktirdiğin bu anılar her zaman güzel hatırlanacaktır.
YanıtlaSilHayallerinin peşinden koşman çok güzel, tebrik ederim Baki ;)
Yazılarınıza genel anlamda göz attım ve oldukça bilgilendim. Paylaşımlarınız için teşekkür ederim. Saygılar
YanıtlaSilSevgili Baki, yine harika bir tur yapmışsın. Fotoğraflar çok güzel. Kazasız belasız iyi gezmeler diliyorum. (Ayazkentli).
YanıtlaSilTeşekkürler ediyorum.
YanıtlaSilHarcama miktarı yeteneklerinize, iştahınıza, gittiğiniz yörenin ekonomik durumuna, bisiklet dışında başka taşıtları kullanıp kullanmamanıza, konaklama tercihlerinize v.s.lere göre değişir. Genel olarak Türkiye şartlarında konaklama hariç günlük ortalama 15 liraya bir turu yapabilirsiniz. Almanız gereken pahalı ihtiyaçlar ve bisiklet malzemeleri (tur sırasında yaşanan sorunlar sebebiyle) olabilir. Onlar günlük ortalamayı yükseltir.
YanıtlaSilTeşekkürler.