Bisiklet turlarimin finansmani icin sanatsal olan fotograflarimin telif haklarini satisa cikarmaya karar verdim. Ilgilenen olursa sayfanin ozel mesaj butonundan veya baymineral@gmail.com adresinden satin almak istedikleri fotograflarin linkleri ve fiyat teklifleriyle birlikte bana ulasabilirler. - Baki Berk Kayalar

9 Kasım 2012 Cuma

B4 V2 Türkiye Turu 5. Anlatımı: 28-31.05.2012

12. gün:

Gökgürültülü sağanak yağmur eşliğinde geçen gecenin ardından serin bir sabaha uyanıyorum. 07.00' deki feribota binip Gökçeada' dan ayrılıyorum. Gökçeada' ya ilk gidişimdi. Bu ön ziyaret ediş oldu. Daha sonra mutlaka tekrar gelmeyi arzuluyorum.

Kabatepe' ye indikten sonra Eceabat yolunun bir kısmını toprak bir güzergahtan yapmaya başladım. Toprak olduğu için  yağış altında çamurlaşmıştı. Bu yüzden Çavdarhisar' ın Karbasan Köyü yoluna benzer bir çamur çilesi çekiyorum. Yolun bazı kesimlerinde çamur sebebiyle zorlandıktan sonra peşime takılan bir yavru köpek sürüsü tüm sıkıntıyı atmama sebep veriyor. Eceabat' ta beni çamur içinde gören bir teyze: "Yanlış yollardan gelmiş." diye birilerine söylendi. :) Feribota çamur kaplı olarak girdim. Sorunsuz bir deniz yolculuğunun ardından Çanakkale' ye geri döndüm, kargo gönderdim ve Güzelyalı' ya doğru devam ettim. İntepe rampasını çıkmadan Truva bölgesine ulaşan yola girdim, fakat yolun ileri çığırlarında asfalt, yerini yağmurda balçıklaşan çamurlu yola bıraktığı için en kısa yoldan anayola çıkıyorum. Bünyem bir çamur festivalini daha kaldıracak durumda değildi. Anayola ulaşan dik rampada bir minibüs beni götürmek istedi ama tabiki kabul etmedim.

Anayolda bir kaç kilometre gittikten sonra uğradığım benzinci bana fincanlarca çay verdi ve para almadı. Truva yoluna saptıktan sonra güzel köylerden geçtim, bir kaç köpek peşime takıldı. Havladılar, ama zararsızdılar. Nadiren antik kent ziyareti yapan birisi olarak Truva sadece prosedür icabı ilgimi çekiyordu. 30 liraya Müze Kart aldım. Çok hızlıca (koştura koştura) dolaştım. Pis paraya tapanlar, basit bir harita bile vermediler.

Truva' dan Yeniköy' e bağlanmak istediğim kestirme yolun çamurlu olup olmadığına emin olamayınca işi riske atmayıp Kumkale üzerinden gitmeyi uygun gördüm. Fakat yol kilometreler boyunca Arnavut kaldırımdan oluşan tarihi bir yol halindeydi. Bu yüzden hızlı gitmek zor ve tıngırtılıydı. Son feribota yetişmek istediğimden, yolun keyfini pek çıkaramadım. Kumkale' den sonra yol en azından stabilize hale geldi ve nispeten daha hızlı bir şekilde, güzel manzaraların eşliğinde Çamoba Köyü' ne vardım. Çamoba' dan Geyikli İskelesi' ne kestirme bir yoldan bağlanırken bazı kesimlerde yeniden çamura battım. Feribot saatlerini şaşırdığım için son feribotu kaçırdım ve bekleme salonunun rahat banklarında kaldım. Gece bir kaç arabayla gelen ukela bir grup Antalyalı ile tanıştım, fakat dötleri fazla havadaydı ve ideal paraya tapan göbekli patron havasında aile babaları vardı.

80.06 klm > 989.11 klm
13.4 km/h ortalama, 40.3 km/h maksimum hız.

Feribot biletim.


Feribottayım.


Saçma sapan bir yerde sağanağa yakalanmamak için bulutları gözlüyorum.


Eceabat' a giden alternatif toprak yol.


Bu alternatif yolda yeniden çamura bulanıyorum.




Meyve dolu bir dut ağacından besleniyorum.



Bir yavru köpek grubu peşime takılıyor. Çok şirinler.




Eceabat' a vardım.


Feribota bindim.


Bisikletim çamur içinde.



Çanakkale.





Güzelyalı.






Çamurlu bir güzergaha daha girmeyince İntepe' ye doğru, anayola tırmanmaya başlıyorum ve fotoğraftaki minibüs beni yokuşun tepesine çıkarmak istiyor ama prensip gereği motorlu yardım kabul edemiyorum.


Anayola girdim çıktım. Truva yolundayım.



Bu dostlar bana biraz havlıyor. Tacizci gibiler, ama bana zararlı gibi gelmediler.




Truva' dan görüntüler.
















Kumkale yolu.



Bu tarihi, Arnavut kaldırım yol, kilometrelerce uzanıyor. Bisikletçiler için gitmesi zor bir yol. Bu zeminde 20 km/h üzerine çıkmak hem bisikletim, hem de benim için zararlı.




Kumkale-Çamoba yolu.










Çamoba' dan çıktım ve Geyikli İskelesi' ne doğru alternatif bir yoldan ilerliyorum.




Çamur bu turun ilk günlerinde resmen kabusum oldu. :)





Geyikli İskelesi' nde gün batımı ve gece.






13. gün:

İlk feribotla Bozcaada' ya giderken Antalyalı zengin züppeler benle dalga geçmeye çalışınca aralarından ayrılıyorum.

Gemiden balık tuttuğumu hayal ettiğim anda geminin önünden bir uçan balık geçiyor ve şaşkınlığa bürünüyorum.

İzmit' ten arkadaşım Burak Can Güler' in babası Sabri Güler, beni karşılıyor. Ekmek aldıktan sonra O önde motor, bense bisikletle adanın merkezine yakın bir konumdaki evlerine gidiyoruz. Duş faslımdan sonra çok güzel bir kahvaltı sofrasında yer ediniyorum. Çamaşırlarımı da yıkıyoruz. Çaylar harika, her şey harika. Bahçedeki keçiler de çok şeker. Öğleden sonra sahile balık tutmaya iniyoruz, fakat kendilerini balıkçı sanan katliamcılar zamanında büyük teknelerle gelip, bölgenin deniz ekosisteminin içine ettiklerinden yakaladıklarım üç tane ufak balık oluyor.

Avdan sonra adanın en büyük marketine alışveriş için girdim. Fakat marketin öküz yetkilisi bisikletimin yerini benden izinsiz olarak değiştirdiği için oradan bir şeyler almaktan vazgeçip, adanın merkezindeki benzinciye gittim. Benzinci marketindeki fiyatlar, adadaki market fiyatlarından daha ucuz. Kan şekerim düştüğü için üzerimde bir sinirlilik var. Benzincide bisküvi seçerken bacaklarıma sürtünen bir köpek olduğunu fark edince az kalsın tekme atıyordum, ama köpeğin iyi niyetli bir şeker parçası olduğunu anlayınca sinirlerim gevşeyiverdi. Ondan sonra güzel bir akşam yemeği süreci yaşadık ve bol bol sohbet ederek günü bitirdik.

11.46 klm > 1000.57 klm
11.3 km/h ortalama, 42.5 km/h maksimum hız.

Yattığım en rahat oturma bankı bu oldu.




Feribot.




Sabri Güler amcamın hazırladığı nefis kahvaltı sofrası. Elleri dert görmesin.


O gün tuttuğum balıklar.




Nefis çilekler.


Göztepe.


Batım.


Sabri Amcamın keçileri.




Nefis akşam yemeği.



14. gün:

Kahvaltıdan sonra benzinciye gidip Cooker melezi olan "Haydut" u sevmem. Bıcır' ın bayrak direği dibinden yine kırıldı (en son Napoli' de kırılmıştı) ve kısalttım. Adanın yerlisi sayılan ve her gelişimde uğradığım İsmet Parpudar ile de karşılaştım. O da bisikletle ada içi ulaşımını gerçekleştiriyordu.

Bugün adada yapmayı planladığım iki büyük turdan birincisinin günü. Önce Ayazma Plajı' na heyelan sebebiyle kapatılan yoldan gittim. Habbele Plajı' nda geçenlerde Hürriyet gazetesine çıktığımı öğrendim. Rüzgâr enerji santrali (BORES)' te paraya tapan birisinin aldığı deniz fenerine yasak sebebiyle gidemedim. O paraya tapan kişi deniz fenerine gidilmesini yasaklatmışmış.

Akabinde zorlukla ilerlenilen tarla yollarına girip çıkmaya başladı. Göztepe yakınlarındaki bir plajda denize ayaklarımı soktum ve adanın en yüksek yeri olan yaklaşık 191 rakımlı Göztepe' ye tırmandım.

Sonra bir dut ağacında karnımı doyurup köpek barınağının, pardon köpek hapishanesinin yanından geçip yanımdaki ekmeklerle onları besledim ve eve geçtim. Günün geri kalan kısmı oldukça rutindi.

44.17 klm > 1044.74 klm
10.6 km/h ortalama, 45.1 km/h maksimum hız.

Benzincinin köpeği Haydut. Bu arkadaşıma bittim. Müsait bir hayat tarzına geçip kendi evime taşınınca bu köpekten kesinlikle edinmek istiyorum.





Adadaki birinci turum.











Bu ada oldukça bakir kalmış. Umarım bekaret bozan paraya tapıcı turizmci müteahitler buraya el atmaz.





Kapalı yolları severim. Bu yüzden kapalı yola giriyorum. Biraz maceralı olsa da heyelan bölgesini geçiyorum.


Burada aslında yol var.





Ayazma Plajı.



Adanın güney kıyısından devam.




Bozcaada Rüzgâr Enerji Santrali, yani BORES.






Harika ya.








Tipe bakın.


Burada bir yol var. Bu yolu lastik patlatmadan aşabiliyorum.




Göztepe.




Plajın güzelliği.


Ah birde yanımda özel birisi olsa da bu güzelliği paylaşabilsem.






Göztepe' ye tırmanış.









Göztepe' den sonra sıra Poyraz Limanı' na geliyor.



Bu güzel pisicik benimle ilgileniyor.




15. gün:

Kahvaltının ardından ikinci Bozcaada turuna başladım. Ayazma Plajı' nın yükseklerindeki çamlık alandan geçtim ve zorlu tarla yollarına girdim. Göztepe' nin batısında, dün uğradığım plaja yine uğrayıp bacaklarımı serinlettim. Bir yerde önüme katılan tavuk ve horozlar heyecanlı anların yaşanmasına sebep oldu. Biraz atıştırıp toplandım ve Sabri Amca ile vedalaştım. Kendisine cidden çok teşekkürler ederim.

16.00 feribotuna tam zamanında yetiştim ve Gürpınar istikametine doğru ağır ağır ilerlemeye başladım. Yaşlı bir moruk sürücü koskoca yol dururken tam dibimden geçti. Hayvan oğlu hayvan.

Aklımdan "keşki birisi beni çağırsa da çay ısmarlasa" diye geçirdiğim anda yanından geçtiğim bir tesisten beni çağırdılar. Abimiz Kuzey İtalya'da Modena şehrinde yaşamış.

Yola devam edip kestirme olsun diye toprak ve taşlı bir yola girdim. Biraz yokuşlar vardı ama keyifliydi. Yolun düz kesimlerinde kumlu gevşek zemin beni biraz zorladı. Tavaklı İskelesi mevkisine vardım. Burada market alışverişimi yaptım ve bir-iki kilometre ötedeki Agora adlı bir tesisinin deniz kıyısına izin alarak çadırımı kurdum.

63.61 klm > 1108.35 klm
13.1 km/h ortalama, 45.2 km/h maksimum hız.

Sabri Amcamın hindisi. Bu erkek hindi gulu gululuyor.



İkinci ada turundayım.






Bozcaada' ya bu gelişimde gidilmedik yol bırakmamaya çalıştım.




Adadan öğleden sonra ayrıldım.





Modena' da yaşamış olan eski İtalyan abimizin olduğu yer. İsmini ve telefon numarasını bulamadığım için üzgünüm.




Tavaklı İskelesi' ne giden kestirme toprak yol.


Bu güzel yöreyi de betonlaştırmışlar.


Biraz takırtılı olsa da hoş bir yol.




Agora tesisinin önündeki nefis manzaralı kamp yerim.





Ay ışığı, ortalığı parlatıyor.




----------------------------------------------------- Bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların telif hakları aksi belirtilmedikçe Baki Berk Kayalar' a aittir. Maddi amaç güden çalışmalarda izin almadan kullanılması telif hakları yasasına göre suçtur. Maddi amaç gütmeyen kullanımlarda ise kaynak belirtilerek yayınlanması önemle rica olunur. Aksi takdirde bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların izinsiz kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Öneri ve destekleriniz için baymineral@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.

1 yorum:

  1. benim guzel sehrim Canakkale'de bisikletle nasil da keyifli gezmissin! Aralik ayinda biz de senin gectigin yerlerden gecmek istiyoruz ama pedallayarak degil; malum Canakkale'nin sogugu dillere destan. Yazdiklarini okurken icimden kendi kendime soyle sordum "Sabri amcanin kahvaltisini tatma sansimiz olabilir mi acaba?" :) Yol boyunca kendin icin diledigin her guzelligi bulabilmen dilegiyle, sevgiler Baki.

    YanıtlaSil

Bu blog sayfasındaki tüm yazılı ve görsel materyallerin (sponsor ve kardeş site bağlantı logo ve yazıları ile gazete küpürleri hariç) telif hakları Bâki Berk Kayalar' a aittir. Kullanmak istediğiniz görsel ve yazılı materyal için baymineral@gmail.com adresinden Bâki Berk Kayalar' a ulaşabilirsiniz.

Saygılarımla.