26. Gün: 6 Temmuz 2009 Pazartesi
Oktay Tiryakioğlu' nun evinde güzel bir uyku uyuduktan sonra 07.00 gibi uyanıyorum. Eşinin hazırladığı kahvaltıyı tükettikten sonra Oktay Abinin yardımıyla bisikleti bodrumdan çıkartıp Eskişehir Gar' a doğru hareket ediyorum. Yoldaki bir kargo şubesinden turun son kargosunu evime yolluyorum. İçerisinde Seyitgazi-Eskişehir yolundan topladığım taşlar var.
Yaklaşık 3 kilometre sonra gara geliyorum. Demiryolu meraklısı arkadaşım Ender Sünerli ile buluşacağım. Yolda kaptırmış giderken önümden kadının biri karşıdan karşıya geçmek istiyor. "DİİİKKKAATT!!!" diye bağırınca kadın "Aman bee" diyip kaldırıma geri dönüyor.
Gara kısa süren bir sürüşün ardından varıyorum. Ender Eskişehirli. Ama ben Eskişehir' e geldiğim zaman Ankara'daydı. Sabah ilk hızlı trenle Eskişehir' e geldi. Ender' i birazcık bekledikten sonra buluşuyorum.
Şansımıza dizel set garda. Makinisti pek tanıdık. Tamer Üsçetin abim dizel setin kumandasında :) Markizde Tamer Abiyi görür görmez setin kumandasına yönleniyoruz.
Tamer Abi ile Ender tanıştıktan sonra bir süre sohbet ediyoruz. Ardından Tamer Abimle vedalaşıp Ender ile şehir merkezine giriyoruz. İlk hedef bisikletçi bulup yedek iç lastik almak. Bir süre dönüp dolaştıktan sonra bir bisikletçiden iki yedek lastik alıyorum. Ama turun kalanı boyunca bir daha lastik patlamadığı için kullanmama gerek kalmadı. Zaten patlasaydı bile kullanmam zor olacaktı, çünkü dış lastiğime pek uyumlu değildi ve sibopları sorunluydu.
Bisikletçiden sonra Ender' in evine gidiyoruz. Ben sokakta bekliyorum. Ender bisikletini alıyor. Sonra yakındaki hemzemin geçide fotoğraf çekmeye gidiyoruz. O sırada çan çanlar kapanıyor ve yük treni yaklaşıyor.
Bazı bisikletliler riske girip üzerlerine doğru gelen trenin önünden geçiyorlar.
Bu yük treni Yahşihan' dan Körfez' e giden boş tanker vagonlarını çekiyor.
Yük treni kırmızı sinyale yakalandığından dolayı uzunca bir süre geçitte bekliyor. Bu yüzden insan ve araç trafiği sıkışıyor.
Fotoğrafın solundaki Ender. Trenin hareket etmesini sabırla bekliyoruz.
Tren hareket ettikten sonra hemzemin geçitten insan seli akıyor. Bu türden görüntülere bir zamanlar İzmit çarşısından geçen demiryolundan alışkınım.
Eskişehir merkezindeki demiryolu yer altına alınacağı için hat sökülmüş. Tren trafiği eski hattın yanına inşa edilen geçici bir hattan sürdürülüyor.
Ender ile Porsuk boyuna inip bir yerde çiğbörek yiyoruz.
Biz çiğbörek yerken Scotty ve Bıcır, Eskişehirli arkadaşlarıyla sohbet edip kaynaşıyor. Muhabbetleri pek koyu görünüyor.
İstanbul' daki demiryolu meraklısı arkadaşlarımdan Özgür Öztürk, ben'im Eskişehir' e vardığımı öğrenince sabah Eskişehir Ekspresi ile Eskişehir' e geliyor. Garda buluşuyoruz.
Eskişehir Garı' ndan genel bir görüntü.
Ankara' ya doğru hareket etmeyi bekleyen hızlı tren.
Scotty ve Bıcır.
Yakışıklı bir lokomotif. DE 24331
Hızlı tren bana korna çala çala hareket ediyor.
Özgür Öztürk , Ben ve Ender Sünerli. Değerli eşlikleri için çok teşekkür ederim.
Saat 12.00 gibi Özgür ile vedalaşıyorum. Ender gar yollarından geçen ray dolu nefis bir kestirme yoldan benimle anayola kadar geliyor. Eskişehirli arkadaşlarıma her şey için çok teşekkürler.
Sonrasında Bilecik yönüne doğru harekete başlıyorum. İlk benzincilerin birine kek yemek için giriyorum. Karnımı doyurduktan sonra Oktay Abinin Çukurhisar' daki işyerine doğru yöneliyorum. İşyeri anayol üzerinde. Kendisine uğruyorum. Güzelçamlı' da kırılan mili tamir edilmiş halde geri alıyor ve sevimli köpeğini seviyorum. Vedalaşıp yola devam. Bugünkü hedef Mekece. Rüzgâr mualefeti yok. Arada bir küçük hortumlar olup toz kaldırıyor ama önemsiz şeyler. Bir rampanın başındaki kıytırık bir dinlenme tesisine giriyorum. Lokantada yediğim bir porsiyon tavuklu pilav için 7 lira alınıyor. Verdiğim parayı helal etmiyorum. Daha uygun bir fiyat söyleyebilirlerdi.
Bilecik İl Sınırı
Bozüyük' te eski yoldan gidiyorum. Yeni yol, yolumu biraz uzatacak gibiydi. Şehir içinden transit geçiyorum. Bozüyük çıkışında bir yük treninin geçişini izledikten sonra Bilecik sapağındaki bölge trafiğe uğrayıp yol hakkında bilgi alıyorum. Bilecik tünelerinden bisikletle geçişe izin verilip verilmediğini öğreniyorum. Sorun yok gibi. Yola devam. Bozüyük' ten sonra Bilecik girişine kadar ortalık berbat. Hem hızlı tren, hemde bölünmüş karayolu çalışmaları sürüyor. Her yerden kamyonlar çıkabiliyor. Etraf toz toprak içerisinde. Yol kimi zaman fazla daralıyor ve kamyon ve TIRlarla cebelleşiyorum. Şükür ki yol iniş ağırlıklı. Yolun kötü kısımlarının çoğunu hızla atlatıyorum. Yolun genişlediği bir kısımda, Karaköy' de 50 km/h ile iniş yaparken işaretçi karayolu çalışanı şantiye sahasından çıkan kamyonun yola çıktığı anda kırmızı bayrağını sallıyor. Frenlere asılıyorum ve ani frenleme karşısında yalpalayan bisikletimi güçlükle yavaşlatıyorum. Azıcık dikkatim dağınık olsa kamyona çarpabilirdim. Allah korudu.
Karaköy' de nöbetçilik yapan E 52516. Yolda herhangi bir lokomotif arıza yaparsa devreye girmek için hazır bekliyor.
Yola bazı yerlerde toz kalkmasın diye su döküyorlar. Her tarafım toz ve çamur içerisinde kaldı. Dayanamayıp bir benzinliğe giriyorum. İki şişe maden suyunu hemen tüketiyorum.
Benzinciden manzara. Yukarıdaki demiryolu göze çarpıyor.
Bilecik çevre yolu trafiğe açılmış. İki tünel var. Bilecik geçişindeki rampalarla boğuşmamak için tünellerden geçmeyi göze alıyorum. İlk tünele yaklaşana kadar heyecan basıyor. Yolu çok nefis yapmışlar. Yapanların ellerine sağlık. Normalde karayolu yatırımlarına kesinlikle karşı biriyim ama Bozüyük-Adapazarı karayolunun bölünmüş yol haline getirilmesini şahsen doğru buluyorum.
Osmangazi Tüneli, Bilecik şehir geçişine alternatif olarak yapılan yeni yoldaki iki tünelden uzun olanı. Uzunluğu ürkütücü ama geçişi oldukça rahat. Yaklaşık 1 metre genişliğinde bir kaldırımı var. Ama kaldırımı oluşturan beton blokların hepsi yerinde değil. Emniyet şeridi çok geniş değil. Yolun en sağında mazgallar var. Mazgalları yerinde tutan beton tümsekler oluşturmuş. Bu yüzden geçiş sırasında illaki araç şeridinden gitmek zorunda kalıyorsunuz. Trafik yoğun olmadığından dolayı ikinci şeridin tam ortasından gitmeme rağmen hiç bir sorun yaşamadım. Diğer araç sürücüleri beni sinyal yakarak bir arabaymışım gibi solladılar.
Buda 700 küsür metrelik olan ikinci tünel. Bunu da rahat geçtim.
İkinci tünele girmeden önce yan taraftaki demiryolu köprüsü ilgimi çekiyor.
Yol yeniden yapıldığından dolayı mesafeler değişmiş. Değişme kısalma şeklinde. Rakamları daha yazmamışlar.
Vezirhan' da yemek molası veriyorum. Menümde bunlar var.
Yemek yediğim lokanta battal boy sucuklar yapıyormuş. Jambon kalınlığında sucuklar dikkat çekici.
Osmaneli' ne yaklaşırken yol rahat. Bir kaç kilometre kala yeni yapılan yol mevcut yoldan ayrılıyor. Yeni yol kapalı görünüyor. Bende bilmediğim yolda Bir engelle karşılaşmayım diye eski yoldan devam ediyorum. Osmaneli merkezine kadar inşl ve çıkışlar birbirini kovalıyor. Genel olarak çok kötü bir yol. Son derece dar ve kalabalık. Emniyet şeridi yok. Kamyonlar bir karış dibimden geçiyor. Kabus gibi. Üstüne üstlük bir-iki noktada köpekler bana bulaşmak istiyor ama sinirlerim tepemde. "Sizinle mi uğracaşacağım" diyip köpekleri tersliyorum ve sesleri kısılıveriyor. Osmaneli' ye inişle birlikte varıyorum. Kentin ileri ucundaki benzinciye giriyorum. İçecek bir şeyler aldıktan sonra "niye yeni yoldan gelmedin diyorlar". Mekece' ye kadar 10 km. daha yol darmış. Sonra bana yeni yola çıkan bir yolu tarif ediyorlar. Oradan yeni yola ulaşıyorum. Yeni yola ulaşırken bir kez daha hemzemin geçidi kullanıyorum.
Otoyol kalitesinde nefis bir yol yapmışlar. Trafiği olmayan, uçak pisti gibi yolda salına salına gidiyorum. Günün en keyifli anlarındandı. Yol bomboş ama yinede temkinli gitmekte yarar var. Böyle trafiğe kapalı yollarda kaza ihtimali yüksektir. Diğer araçlar da yol boş sandığı için dikkatsiz gidebilir ve sizde dikkatsizseniz kaza geliyorum der.
Ben ters yöndeki emniyet şeridinde gittim. Demiryolu manzarası vardı çünkü. Aşağıdaki fotoğrafı çekerken ilerideki bir hemzemin geçidin çanlamaya başladığını duydum ve gelen treni beklemeye başladım. Gelen tren Eskişehir' e giden Sakarya Ekspresi'ydi.
Sakarya Ekspresi.
Hızlı tren hattı inşa ediliyor. Onlarca tünelden sadece biri.
Tünelin arka planındaki yarma. Büyük bir ihtimalle benzinlik inşa edilecek. Yeni yolda benzinlik hiç göremedim. İhtiyaç var.
Yeni yolda şantiyeden geçiyorum. Bir grup işçi yol kenarında. Yabancı sandıklarından hellovari şeyler söylüyorlar. Bir an önce Mekece' ye ulaşıp, geceleyecek yer bulmam gerektiğinden duymazlıktan gelip devam ediyorum. Zaten normal bir saattede olsa duymazlıktan gelirdim.
Sakarya' ya hoş geldim. Çok şükür tanıdık topraklara geri döndüm ama daha yol var. Burada sağa sapıyor ve düz devam ediyor ve yolu kaybediyorum. Bu yolda bir motorcuyu gürültücü köpekler kovalamak istiyordu. Havlayıp duruyorlardı. Bana ise hiç bir şey diyemediler. Bu yol oldukça bozuk ve çamurlu. Her tarafım sarı çamur oldu :) Bir köye varınca, arabasıyla geldiğim yöne giden bir amcayı durduruyorum. Yanlış yolda olduğumu anlatıyor. Peşine takılıp anayola çıkıyorum. Amcamız sağ olsun.
Mekece' ye gelir gelmez istasyonu buluyorum. Kalacak uygun ortam varmı diye bir bakıp çıkıyorum. Benzincilere teker teker uğruyorum ama olumlu yanıt yok. Varan tesisleri öneriliyor ama orası yolun karşısında. Karanlığın ortasında bölünmüş yolda bisikletle karşıya geçmek çok tehlikeli. Karanlığın göbeğinde ilerlerken eski bir dost arıyor. "Yarın İstanbul' a ilk tren kaçta" diyor. Bende hiç bir şey olmamış gibi sorusunun cevabını veriyorum. Ama çok büyük bir hata yaptım. Zifiri karanlığın ortasında durmuştum. Telefon konuşması bitip yola koyulduğum anda iki ipsiz tipin yürüyerek yanımdan geçtiğini fark ettim ve pedallara hızla asılarak oradan uzaklaştım. Çok büyük bir tehlike atlattım. Saldırıya uğrayabilirdim.
Pamukova' ya bir kaç kilometre kala bir benzinlikten olumlu yanıt alıyor ve demiryoluna bakan kuytu bir noktada gecelememe izin veriliyor. Benzinliğin lokantasında yemek yiyorum ama pahalı tutuyor. Bu yüzden benzinlik personeline teşekkür edemiyorum.
Kaldığım yer demiryoluna 15-20 metre uzaklıkta kuytu bir beton zemin. İlk başta çadır kurmayı düşündüm ama sabah erken kalkıp bir an önce Kerpe' ye ulaşabileyim diye tulumda yatmayı tercih ettim. Gece boyunca gece trenleri geçip durdu. Her tren geçişinde uyandım ve trenlere el salladım ve uyumaya kaldığım yerden devam ettim. Benim için turun en güzel uykularından biri oldu.
26. Gün bilgileri:
148.32 klm / 2332 klm toplam
19.3 km/h ort. / 51.5 km/h maks. (Karaköy inişi)
3333 kalori
-------------------------------------------------------------------------------------
27. Gün: 7 Temmuz 2009 Salı
05.45' te yola çıkıyorum.
Geceyi geçirdiğim yer.
Pamukova' ya hemen varıyorum. Hiç durmadan devam. Pamukova merkezinde battı çıktı tipi bir tünelin inşaatı var. Anayol trafiği son derece bozuk bir servis yolundan işliyor. Dalgalı denizde giden bir gemi gibi sallana sallana Pamukova' yı geride bırakıyorum.
Ali Fuat Paşa' ya yaklaşırken yol manzarası.
Ali Fuat Paşa merkezine giriyorum. Amacım istasyon şefi büyüğümle görüşmek. Ama habersiz geldiğimden kendisini bulamıyorum. Bir saat kadar bekliyorum ama gelmiyor.
Ali Fuat Paşa İstasyonu' na Scotty' nin ikinci gelişi.
Bana güzel bir sabah süprizi. Kataner direklerinden birine bir leylek kondu. Güzel bir dans yaptı. Muhtemelen karşı cinsini etkilemek için çiftleşme dansı yapıyordu.
İstasyona gelen yolcularla İç Anadolu Mavi Treni' ni beklemeye başladım ama hemen her gün rötarlı gelir. Onun yerine Yahşihan-Körfez arasında işleyen boş tanker treni geldi. Makinisti beni tanımış olacak ki selam kornası çaldı ve el selamı verdi. İlk fotoğraf flu çıktı. Üzgünüm :) 33 binliği görünce içim heyecandan kıpır kıpır oldu :D
İstasyon şefiyle görüşemeden ayrıldım. İleride yolu karıştırınca çıkmaz sokağa girdim. 2 km. kadar boşuna gitmişim :( Sonra anayola çıktım. Anayola çıkar çıkmaz yan tarafta trafik dubaları gördüm. Bir tanesine yakın geçeyim dedim, bakalım ne olacak. Bıcırdubayı gürültüyle devirince ilerideki bir kaç kilometreyi gülerek geçirdim. Kendimi kısa bir süreliğine de olsa eğlendirebildim. Arada sırada böyle yaramazlıklar iyi oluyor :D
Ali Fuat Paşa' da çok beklediğimiz İç Anadolu Mavi Treni beni Doğançay girişinde geçiyor.
Yol çalışmaları sebebiyle trafiğin akışına uygun olarak ikide bir şerit değiştirmek zorunda kalıyorum.
Adapazarı' na giriş.
Kerpe' ye Kaynarca üzerinden gideceğim. Bilecik' ten gelen yoldan hiç ayrılmayarak şehir merkezine giriyorum. Uygun bir pastane bulup 3.5 liraya pohoçalı ve çaylı kahvaltımı ediyorum. Sonra Kaynarca yoluna çıkıyorum. Benzincilerden birine girip 750 ml'lik kakaolu ve muzlu dondurma alıyorum. Ayaklarımı uzatarak dondurmamı keyifle bitiriyorum.
Kaynarca yoluna bisikletle ilk kez geliyorum. Çok küçükken arabayla geçtim ama yolun durumunu hatırlamıyorum. Kaynarca' ya Karasu üzerinden bir kez geldiğimi eklemem gerekir. Kaynarca yolu oldukça dar halden bölünmüş yol haline çevriliyor. Yolun çoğu tamamlanmış. Nefis, kaymak asfalt bir yol. Bir kaç kilometrelik bozuk kesim vardı o kadar. Bozuk kesimde ilerlemeye çalışırken Sakarya' nın yerel televizyonlarından birinin muhabiri benimle ropörtaj yapıyor. Sonrasında tabiki yayınlanmıyor.
Kaynarca' ya gelirken Oflak Dağı' nı tırmanıyorum. Biraz zorluyor ama tur genelinde aştığım etkili ve sürekli yokuşların yanında amorti kalıyor.
Kaynarca' dan su aldıktan sonra devam ediyorum. Kaynarca-Kandıra karayolundan devam ediyorum. Kaynarca' dan ayrıldıktan sonra yaklaşık 1 kmlik dik ve önemsiz bir yokuş var. Kaynarca' nın 4 km. kadar sonrasında Kefken yoluna çıkan kestirme bir yolun girişi var. Yol Kurtyeri Köyü' nde Kefken yoluna bağlanıyor.
O kestirme yolun girişi. Sağdan devam.
İlimin topraklarına çok şükür geri dönüyorum.
Kandıra sınırlarına girdikten sonraki iniş ve çıkışlar bana vız geliyor. Uzaklarda Karadeniz' i görerek 4. Deniz misyonuma ulaşıyorum. Kurtyeri' nden Kefken yoluna çıkıp Kefken istikametine döndüm. Bir kaç kilometre sonra Kumcağız sahiline doğru dönüp Kerpe' ye bağlanan arayola çıktım. Kumcağız' da Karadeniz ile buluştum. 3 km. sonra Kerpe' ye kavuştum.
Ailem Kerpe' de değildi. Kaynarca' dayken arayıp İzmit' ten yola çıkmalarını söyledim. Normalde babam arabayla İzmit-Kerpe arasını 45 dk. da alıyor. Ben normal tempomu koruyunca Kerpe' ye ailemden önce geldim. 14.30 gibi.
Scotty ve Bıcır uzun yolculuğun ardından Kerpe' deki bahçemize giriş yaptı. Dinlenmeyi hak ediyorlar.
Aileme kavuştum. Sağ salim beni gördükleri için son derece mutlular. Önemli bir hayat tecrübesi yaşayıp kazasız belasız aileme kavuştuğumdan bende çok mutluyum. Çok şükür.
Kerpe' ye geldikten sonra Feyman bana haber verdi. Misafirim olacakmış. Onur Emre adındaki bir arkadaşım, bisikletiyle Norveç' in en kuzey noktasından, Cape Town' a yolculuk eden İngiliz Pete arkadaşımızı getiriyormuş. Bu turda pek çok kişi bana yardımcı oldu. Bisikletçi bir dostuma yardım etmek bana mutluluk verir :)
Pete arkadaşım.
Günün kalan kısmını genelde dinlenerek geçirdim. Onur Emre, Pete ile birlikte denize gitti. Ben deniz sevmediğimden evde dinlenmek bana daha cazip geldi.
Akşama mangal partisi verdik. Misafir arkadaşlarımla birlikte güzel bir akşam yemeği yedim. Ben rahat yatağımda, Onur ile Pete ise bahçedeki sekoya ağacının altında kurdukları çadırda gecelediler.
27. gün bilgileri:
109.91 klm / 2441 klm toplam
18.9 km/h ort. / 46.9 km/h maksimum.
2146 kalori
-------------------------------------------------------------------------------------
28. Gün: 8 Temmuz 2009 Çarşamba
Sabah 9 gibi güçlükle uyanıyorum. Misafirlerimizle birlikte güzel bir kahvaltı ediyoruz. Ben dünyayı yorgunluktan hâlâ buğulu gözlerle görüyor olduğumdan kahvaltıdan sonra tekrar yatıyorum. 5 saatlik bir öğle uykusu beni kendime getiriyor.
Yatak odamın camından yatarken gördüğüm zeytin ağacı. Gözlük takmayınca 7.5 numara bozuk olan gözlerim yaklaşık olarak bu kadar bozuk gösteriyor. Aynı etkiyi fotoğraf makinemle sizlere göstermeye çalıştım.
Akşama doğru Pete ile Onur İzmit' te dönüyorlar. İzmit' ten otobüsle gelmişlerdi. Benim burada olduğumu zamanında öğrenmiş olsalardı bisikletle gelirlermiş.
Akşamüstü İzmitli bisikletsever abim Bahadır Bilgin beni ziyarete geldi. İşi nedeniyle yolu buralara düşmüş. Gelmişken bana uğramak istedi. Çok sevindim.
28. günde bisiklet sürüşü yapmadım.
-------------------------------------------------------------------------------------
29. Gün: 9 Temmuz 2009 Perşembe
Kerpe' de avucumun içi gibi bildiğim yörelerdeyim, aileme de kavuştum ama tur resmi olarak halen sürüyor. Sırada son etap olan Kerpe-İzmit var. Son 60 kilometre.
Scotty, Bıcır ile birlikte balkonda bu şekilde dinlendi. Üşümesinler diye üzerleri örtüldü.
Sabah 06.00 gibi kalktım ve bir kaç şey atıştırdıktan sonra annemle vedalaşıp 06.30 gibi yola koyuluyorum.
Kerpe sahilinden bir fotoğraf.
Kandıra' ya kadar yol normal biçimde sürüyor. Kandıra' da bir marketten baton kek alıp ana kahvaltımı ediyorum.
Kandıra' dan 15 km. kadar sonra bir çay bahçesinde çay içiyorum. İki tane de maden suyu alıp zulaya yerleştiyorum.
Çay bahçesindeki tavuk ve civcivleri ilgimi çekiyor.
Kayıplar Köyü' nde maden sularımı içiyorum.
Ondan sonra Çubuklu Köyü civarında Brisalı yol bisikletçileri karşı yönden teker teker geliyorlar. Selamlaşıyoruz. Cihat' ı arıyorum. Perşembeleri tatil günü. "Geliyorum, beni karşıla" diyorum. Beni Kandıra yolunu Umuttepe yoluna bağlayan köprülü kavşağın altında bekliyor. Çok sağ ol kardeşim. Hasret gideriyoruz.
İzmit merkezine kavuşuyorum. Atatürk Bulvarı civarında cahil amcalardan biri " siz ne diye turist taklidi yapıyorsunuz" diye bize söyleniyor. Bisiklet sürerken kask takınca turist gibi görünüyorsak o bizim sorunumuz değil. Cahil amcamız yaşadığım deneyimin farkında bile değil.
Kilometre saatim Atatürk Bulvarı' nda 2500. kilometreyi görüyor. Bir kahvenin yanına yanaşıp hatıra fotoğrafları çekiliyoruz. Cihat, kahvedekilerin bize tip tip baktıklarını söylüyor. Bende işi çabuk bitirip turu resmen bitirmek için gara doğru yöneliyorum.
2500. kilometre. Ben mutlu olmayımda kim mutlu olsun. Mutluluğuma ortak olduğu için sevgili arkadaşım Cihat' a çok çok çok teşekkür ederim.
Zafer işareti yapıyorum. Tırnaklarım onca yolun yağı içerisinde.
29. günün ardından İzmit Garı' na giriyorum. Girdiğim anda trenler gelişimi kutluyor sanki. DE 24210 numaralı lokomotifin çektiği yük treni ve E 43041 numaralı lokomotifin çektiği Haydarpaşa' ya giden Eskişehir Ekspresi benimle aynı anda gara giriyor. E 43041' in numarasını gidon levhamda taşıdım. İsmini taşıdığım lokomotifin turun bitimini kutlaması çok güzel bir tesadüf oldu.
Güzel lokomotif E 43041.
Tura başlarken gardaki bir direğe başladığıma dair kısa bir not yazmıştım. Bitirdiğime dair notu ekliyorum. Bu notu eklememle birlikte tur resmen sona eriyor.
Cihat' la turun bitimi anısına çekildiğim bir fotoğrafım daha.
Scotty, evine döndü.
Ciddi bir kaza, sıkıntı, rahatsızlık yaşamadan bu turu bitirdim. Bana eşlik eden, yardımcı olan herkese tekrar tekrar teşekkür ediyorum.
29. gün bilgileri:
61.71 klm / 2503 klm toplam
16.3 km/h ort. / 45.8 km/h maksimum.
1613 kalori
Beni imrenerek sessizce izlemek yerine harekete geçin. Bu dünyaya sadece okumak ve çalışmak ve evde oturmak için gelmedik. Sizin benden ne eksiğiniz var? Yola çıkın. Keşfedecek koskoca bir dünya var. E-posta adresim: baymineral@gmail.com
Sayfalar
Bisiklet turlarimin finansmani icin sanatsal olan fotograflarimin telif haklarini satisa cikarmaya karar verdim. Ilgilenen olursa sayfanin ozel mesaj butonundan veya baymineral@gmail.com adresinden satin almak istedikleri fotograflarin linkleri ve fiyat teklifleriyle birlikte bana ulasabilirler. - Baki Berk Kayalar
6 Ağustos 2009 Perşembe
B4-7. Kısım: Eskişehir-Kerpe-İzmit = 06-09.07.2009
Etiketler:
2009,
Adapazarı,
Ali Fuat Paşa,
B4,
Baki Berk KAYALAR,
Bisikletle Dört Deniz Projesi,
Cihat ÖZER,
Eskişehir,
İzmit,
Karaköy,
Kaynarca,
Kerpe,
Pamukova,
Trenli Turlar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bu blog sayfasındaki tüm yazılı ve görsel materyallerin (sponsor ve kardeş site bağlantı logo ve yazıları ile gazete küpürleri hariç) telif hakları Bâki Berk Kayalar' a aittir. Kullanmak istediğiniz görsel ve yazılı materyal için baymineral@gmail.com adresinden Bâki Berk Kayalar' a ulaşabilirsiniz.
Saygılarımla.
Saygılarımla.
Selamlar Berk,
YanıtlaSilSeni tekrar tebrik ediyorum. Genç yaşta çok güzel bir deneyim yaşadın.
Ailene selamlar.
Yolun açık olsun...
Baki'cim yazılarının hepsini büyük bir zevkle okudum ve takip ettim,büyük bir başarı elde ettin.Güzel fotoğrafların ve akıcı anlatımın için teşekkür ederim.
YanıtlaSilTebrik ederim. Çoğu kişinin hayal bile edemediği, bazılarının da isteyip de yapamadığı bir turu, gıpta ile okuyup tamamladım. Okuması bile uzun olan bu gezide kimbilir ne zahmetler çektin. Bence değmiş.
YanıtlaSilDeğerli yorumlar için teşekkür ederim.
YanıtlaSilBerk
En büyük hayallerimden ve asla başaramayacağım bir turu sayende hep beraber yaptık.Yürekten kutluyorum cesaretiniz ve başarınız için..Ben kendi çapımda küçük turlarla yetineceğim bir bisiklet tutkunu olarak il dışına çıkamadan...Sevgimle
YanıtlaSiltüm bu olup biten inan ki benim için bisiklet adına yapılagelmiş en güzel şey!!! daha ötesini eminim şu aşamada sen görüyor, düşünüyor hatta yeni rotalar hazırlıyorsundur, ancak benim bakış açımda şuan sen, bulutların üstünde dolaşmaktasın! daha ötesi yok!
YanıtlaSilbüyük pişmanlık ve daha da ötesi her yanımı saran, hatta sinir eden, rahatsız eden inanılmaz bir mahcubiyet duygusuyla okumamaktan dahi korktuğum bu yazı dizisini okumaya yeni yeni başladım. belkide yeni yeni boş zaman ayırabiliyorum kendime..
aynen dediğim gibi oldu ve dolu, sıkıcı, kitaplarla, pc başında uzun saatler alan projelere gömülmüş, dolu ama sıkıcı bir yaz geçirdim; hatta halen daha geçirmekteyim; bu konuda yalanımın olmadığını özellikle bilmeni isterim.
her ne kadar yalan yok ama gene de gerek elimden kaçan fırsatı her hatırlayışım, hadi onu geçtim daha vahimi seni hayal kırıklığına uğrattığım için.., insan ister istemez yerin dibine girip girip çıkıyor...
yerin dibinden başarılarının devamını diliyor, daha nice turlar gerçekleştirmen dileklerimle burada yazımı bitiriyorum; büyük bir mahcubiyetle...
Bravo!
YanıtlaSilTüm yorumlar için çok teşekkürler.
YanıtlaSilTebrik ediyorum.Bende çok istiyordum ama kendime arkadaş bulamadım.Herkes delimisin ne işin var diyip durdu :)Gebzede oturuyorum.Zonguldakta öğrenciyim gebzeye geldiğimde bisikletimi tekrar çıkaracağım :) Anlatımın çok güzel çok akıcı.2gün önce keşfettim bu siteyi.Bütün hayellerimi gerçekleştirmissin.Pedalına ayağına sağlık...
YanıtlaSilAnıl kardeşim, ne olursa olsun hayallerinin peşinden koşmanı dilerim. Bisiklet turlarında aile engeli oluyor, ailemizi anlayışla karşılamamız gerekmesine rağmen,onların da bizi anlayışla karşılamasını beklemeliyiz. Neticede bu bizim hayatımız. Bir bisiklet turunda karşımıza çıkacak tehlikeler, şehir ortamında gezinirken yaşayacağımız tehlikelerden fazlası değil. Bende arkadaş bulmakta zorlanıyorum, ama bir şekilde tek başıma çıkıyorum mecburen. Arkadaş yoksa hayallerimi ertelemek zorunda değilim. Lütfen okulun tatile girdikten sonra en kısa zamanda yollara düş. Oturmakla dünyayı keşfedemeyiz.
YanıtlaSilTeşekkür ettim.