9. Gün:
Arka bagajımın beni engellemesi ve yastık yetersizliği sebebiyle rahatsız uyku. Sivrisinek pek yok. Yola çıktım. Çine yolundan geçtikten sonra önce köpek sülaleleriyle uğraştım, sonra da kahvaltı niyetine bir incir ağacına daldım. Koçarlı' da bir kasaptan et aldım. Koçarlı' nın biraz ilerisindeki bir çeşme başında et ziyafeti çektim. Etlerin yarısını yiyebildim. Yarısını da yola devam ettikten sonra Kasaplı Köyü' nde yiyecektim. Kasaplı öncesinde pamuk tarlalarının birinde inceleme yaptım. Kasaplı' da çok hoş bir köy meydanı var. Bağlı bir eşek dostum vardı. Habire anırıyordu. Muhtarın yardımcısı telepati yoluyla ismimi (Bâki Berk) doğru tahmin etti. Hemen orada satış yapan kavuncudan küçük bir Kırkağaç kavunu yedim. Ama para istetmediler. Bol bol tarım muhabbeti yaptık. Bağarası' nda bir süpermarketin işgüzar elemanı bisikletimi kaldırıma park ettirmeyince oradan kaçtım, başka markete geçtim. Az ileride beni turist sanan iki berber arkadaş bana limonata ısmarladı. Bağarası' ndan ayrıldıktan sonra bir incir ağacına daha daldım.
Bağarası bölgesinde asfalt çalışması yapılan bir yer vardı:
Ben: "Mis gibi kokutmuşsunuz ortalığı, gönlüm açıldı."
Asfaltçı: "Çıtır çerez gibi değil mi?"
Ben: "Evet."
Asfaltçı: "Senin için kokuttuk."
Ben: ":)"
Söke Ovası' nı rüzgâra karşı geçtim. Söke Çevre Yolu' ndaki yokuşlar fazla sıkmadı ve çizgimi bağladım. Daha çok rüzgâr (İmbat) can sıkıcıydı. Eski adıyla Serel Petrol, yeni adıyla T.Ç.S.G. Petrol olan benzinciye sorunsuzca yanaştım. Bu benzincide 2009' daki B4 turumda da kalmıştım. Benzinliğin müdürü olan Hüseyin Güngörmüş bana ilk gelişimde sıcakkanlılık ve misafirperverlik göstermişti. Ben bana içtenlikle iyi davrananları kesinlikle unutmam. Bana ilk gelişimde Google Earth' den Milas'taki köyünü göstermeye çalışmış, fakat elektronik ortamlarda yaşanan sorunlar sebebiyle köyünü bir türlü gösterememişti. Yarım kalan köy gösterme işi, bir kaç yıl sonra da olsa bu kez sorunsuzca tamamlandı. :) Kuşadası tarafına doğru gidip gitmeme konusunda tereddüt yaşayınca Hüseyin Abimiz burada tekrar kalmamı önerdi. Sağ olsunlar benimle çok iyi ilgilendiler. Çadırımı yıllar önce kurduğum noktaya kurdum. Çamaşırlarımı da yıkadım.
65.82 klm > 832.40 klm toplam.
16.63 km/h ortalama, 39.13 km/h en yüksek hız.
Baltaköy' de sabah.
Baltaköy-Koçarlı arası.
Koçarlı.
Koçarlı-Bağarası arası.
Yamalak-Azizabat arasından topladığım iki adet taze portakalı burada yiyorum. Biraz ekşiler, ama yenmeyecek gibi de değiller.
Pamuklar. Tohumu ithal. Çiftçinin kendi ürettiği pamuğun tohumundan üretim yapması yasak. Gübre kimyasal. Sadece toprak, su ve işçilik halkımıza ait.
Kasaplı.
Türkiye tipi bir yol treni geçti.
Bağarası-Söke arası.
Söke-Kuşadası yolunun başındaki T.Ç.S.G. Petrol.
---
10. Gün:
Rahat bir uyku. Çadırım iç nem ve çiy yüzünden sabah bayağı ıslaktı. Bu kadar nemli bir gecede çamaşırlarım tabiki kurumadı. Hüseyin Bey bana sabah simidi ikram ediyor. Kendisine ve çalışanlarına tekrar çok teşekkür ediyorum. Ama fotoğraflarını çekmeyi unutmuşum sanırım. :( Kuşadası yolundaki rampayı tırmanırken arızalı olduğu için emniyet şeridinde bekleyen bir minibüsten "nereden geliyorsun? o kadar yol bisikletle gidilir mi?" anonsları yükseliyor. Gene aynı yokuşta karşı yönden gelen Hollanda-Kapadokya + ∞....... şeklinde bir tur yapan bir çiftle karşılaşıyorum. Kadın inmeye devam ediyor, eşi benle bir kaç cümle konuşuyor. Tepedeki tesiste bana tesis görevlisi kadın çay ikram ediyor ve yanımdaki çok sayıda nardan ikisini yiyorum. Tatlı ve nefis bir iniş oluyor. Kuşadası anayolundan çıkıp Güzelçamlı istikametine döndükten sonra ufak bir alışveriş merkezine uğruyorum. Burada Merkez Bankası' ndan emekli olduğunu iddia eden ve kendisine 10000 lira karşılığında bisiklete binmeyi öğretmemi isteyen birisiyle tanıştım. Kim kime bu devirde o kadar para karşılığında bisiklet öğretecek. Sahildeki bisiklet yolu rahat. Sahil güzergahında Belçikalı bir çift erkekle tanışıyorum. Bana tost ve çay ısmarlıyorlar. Daha sonra ismini kaydetmediğim İzmir' den bisikletle gelen 63 yaşında bir abimizle karşılaşıyorum. Güzelçamlı Bisiklet Festivali' nin merkezi olan kampinge geceliği 5 liradan yerleştikten sonra keyfime bakıyorum. Bu sene ilk kez kalacak yer parası vermiş oldum. Çadırımı da kurduktan sonra internet, sohbet v.s v.s.v.s. Gürdal Tur gibi İzmir camiasında olan, internette tanıdığım değerli bisikletçi arkadaşlarımla gerçek hayatta tanışmak bana büyük mutluluk verdi.
30.34 klm > 862.74 klm toplam.
14.31 km/h ortalama, 48.91 km/h en yüksek hız.
Söke T.Ç.S.G. Petrol' de sabah.
Söke-Kuşadası yolu.
Tepedeki tesisteyim.
Güzelçamlı sahili.
Belçikalı dostlardan birisi.
Bu da diğer bir Belçikalı dost. Trafik operatörlüğü yapıyormuş.
Teşekkürler dostlar.
Güzelçamlılı grup.
Kamp alanına girdim.
---
11. Gün:
Gece geç (01.30' da) yattığım için isteksiz kalkış. Kahvaltının ardından belediyenin oraya geçtik. Orada İzmit' ten gelen arkadaşlarım Şehnaz Karabulut, Gülsün Saka ve Aybars Demirbaş ile buluştum. Şehnaz bana İzmit' ten kimliğimi getirdi. Bende teşekkür olarak O' na nar verdim. Şehir turunun ardından milli parka gittik. Hoş yollar. Ama bir bisiklet festivalinden çok denize girme festivali havası vardı. Bir manav bana ücretsiz kavun verdi. Mehtap Tok ile yakındaki Zeus Mağarası' na gittim. Genel manada bisiklete binmekten ziyade bisiklet üzerine konuşma festivali vardı desem yeridir. Bol bol sohbet v.s.
30.21 klm > 892.95 klm toplam.
12.18 km/h ortalama, 50.72 km/h en yüksek hız.
Kahvaltı.
Belediye önünde.
Şehnaz beni görünce ağzı açık kalıyor. :)
:)
İzmitli sempatik bisikletçilerden Gülsün, bir sokak köpeği ile oynuyor.
---
12. Gün:
07.00 gibi kalkıp yavaşça toplanma eğrisine girdim. Tamamen toplanıp Şehnazlarla buluştum ve yavaş yavaş milli parka gittik. Kanyona da uğradık ama çıkışı fazla zor göründüğünden uğraşmadan geri indik. İçmeler Plajı' nda deniz sefası yapıldı. Dün bana hediye edilen kavunu burada beraber yedik. Kamp alanının oraya dönüp Gürdal Abim ve eşiyle vedalaştım. Şehnaz' la da vedalaşıp Kuşadası üzerinden Çamlık' a gittim. Çamlık İstasyonu' na karanlıkta vardım ve bu yaz yaptığım 1. turdaki gibi rahatça kaldım.
56.76 klm > 949.71 klm toplam.
14.85 km/h ortalama, 46.49 km/h en yüksek hız.
Sabah.
Kahvaltı fişi.
Tekneyle gezintiye çıkan grup.
Şehnaz.
Aybars.
Gülsün.
Birisi bebek çorabından cüzdan yapmış.
Kuşadası.
Kuşadası-Çamlık yolu.
Çamlık İstasyonu' nda muhtemelen fosseptik çukuru olan yerin üstündeki betonda uyku tulumunda kalıyorum.
---
13. Gün:
Gece benim için rahattı. Dolunay güzeldi.
Çamlık İstasyonu'nda ilginç bir sistem var sanırım. İstasyonun ışıkları normalde gece kapalı olmasına rağmen, nedense tren geleceği zaman ışıklar yanmaya başlıyor. Sabah istasyon görevlilerinden birisi bu düşüncemi doğruladı.
07.00 gibi çıktım. Selçuk' tan transit yaptım. Torbalı' da kargo molası verdim. Torbalı çıkışında uğradığım benzincinin ilginç köpişi, çantamın üstünde duran ekmeğimi alıp götürdü. :) Orada biraz doyundum. Yeşilköy yakınlarında uğradığım benzincide aniden aldığım karar üzerine hazır vakit varken Gaziemir-Menderes-Cumaovası şekilde bir çizgi bağlama uzatımı yapmaya başladım. Cumaovası' nda akıllı!!! ve halkı düşünen!!! yetkililer demiryolunun üstüne ya da altına araç geçişi eklemeyi ihmal ettikleri için kendimi çıkmaz sokağın sonunda buldum. Neyse ki yaya altgeçitinden geçmeme yardım edecek asansöre bisikletim milimetresi milimetresine tam sığdı. Asansörle altgeçide inip bisiklet üstünde güvenliğin önünden geçince güvenlik şaşkınlıktan bakakaldı. Sonra anayola geri dönüp, Kaynaklar-Gökdere istikametinde, otoyola paralel vadi yolunda seyrettim. İzmir Çevre Yolu' na mecburen gireceğim sapaktan önce bir markete yanaşıp doyundum ve çevre yoluna girdim. Uzun zamandır otoyol sürüşü yapmamıştım. Kısa da olsa çok iyi ve zevkli geldi. Bir kaç kilometre çevre yolunda gidip ilk çıkıştan çıktım ve çizgi bağlamak için İzmir içine doğru yöneldim. Ege Üniversitesi önündeki kavşaktan geri dönüş yapıp direkt olarak Belkahve-Turgutlu istikametine yöneldim.Belkahve Geçidi' nde pek zorlanmadım ama hava sıcak, trafik yoğun. Tepeye yakın noktadaki benzincide mola verdim. Geçidi geçtikten sonra imbatı arkama alarak neredeyse 35-40 km/h ortalamayla Turgutlu girişine ulaştım ve Manisa yönüne saptım. Turgutlu-Manisa arasında bugün 160 kilometreyi geçtiğim için 6. ultramaraton bisiklet sürüşümü yapmış oldum. Bunu coşkuyla kutluyorum. Hava kararmaya başlarken Aşağı Çobanisa yakınlarındaki bölgeyi beğenmeyince bir kaç kilometre ileride, tepede yer alan benzinciye yanaşıyorum. Burası beni sağ olsunlar kabul ediyorlar. 170. kilometreme bir kaç yüz metre kala benzinliğe giriyorum. Bunu eğer tam rakam yapmazsam içime oturacağı için durumu benzincilere anlatıp garip görüneceğimi bile bile uygun bir noktada bisikletimle onlarca daire çiziyorum. Neyse ki hava aydınlık olmadığından fazla dikkat çekmediğimi düşünüyorum. :) Yorgun olmama rağmen bilgisayarıma fotoğraf aktarımlarını yapıyor, Go Pro' mu şarj ediyorum. Yakınlardaki yıldırım fırtınasına orman yangını eşlik ediyor ve muhteşem büyüleyici manzaralar oluşuyor. Çadırımı kuvvetli rüzgâra rağmen kurup, bıkana kadar yıldırım fotoğrafı çekiyorum.
Ürkütücü bir gece geçiriyorum. Rüzgâr hamleleri, çadırın içinde ben olmama rağmen çadırı benimle birlikte uçurmak istiyor. Üstüne üstlük sağanak geçişleri ve yakındaki orman yangınından kül parçaları geliyor. Çadırımın dışına kafamı uzattığımda gözlerime kül kaçıyordu. :)
170.16 klm > 1119.87 klm toplam.
21.33 km/h ortalama, 50.26 km/h en yüksek hız.
Çamlık' ta sabah.
Çamlık-Selçuk arasında inişin etkisiyle 27.83 km/h ortalama yapmışım.
Selçuk.
Çaybaşı.
Torbalı.
Torbalı' da ekmeğimi alan dost.
İzmir.
Kısa bir mola.
Kaynaklar-Gökdere istikameti.
Çok kısa süren mecburi otoyol geçişim. Bu iki fotoğrafı görebilecek olan trafik yetkilileri kusuruma bakmasınlar. Otoyola bisikletle girmeye ben de meraklı değilim. Mahalle arası yollarda seyretmem hem çok daha tehlikeli, hem de zaman yiyici olurdu.
İzmir' in doğusundaki çizgi işlerim bittikten sonra direkt olarak Ankara yoluna gidiyorum.
Belkahve' yi tırmanırken.
Belkahve-Turgutlu arası.
Turgutlu-Manisa arasında eski bir karayolu köprüsü var. Hoş görünüyor.
Günün 160. kilometresi.
Mutluyum. :)
Bu bisikletimle ilk ultra maratonum.
Yukarı Çobanisa mevkisinde kaldığım benzincide tabldot yemek yiyorum.
Orman yangını. :(
Yemek yerken bisikletim içeride dinleniyor.
Yıldırım şov.
Bu yıldırım fırtınasına sebep olan bulut kütlesinin radarda görünümü.
Kamp yerim.
---
14. Gün:
Gerçekten rahatsız ve stresli bir gece. Burada kalmasaydım ileride gerçekten konaklama sorunları yaşayıp en az 15-20 kilometre daha gitmem gerekecekti. Manisa' ya kadar ki yol, yapışkan kumlu ve ıslaktı. Yeniköy' den küçük bir alışveriş yaptım. Az ilerideki Lukoil benzincisinde 3 saatlik bir mola verdim. Şarjları doldurdum. Görüntü aktarımlarını hallettim, çadırı kuruttum, çorba içtim v.s. Kablosuz internet bile vardı. 2012 yılındaki Keramet turumuzda İznik Boyalıca' da tanıştığım bira tırcısıyla tekrar karşılaşınca hasret giderdim. Önce beni tanımadı sonra Bıcır' ı kastederek "kuyruğun nerede?" dedi. :) Benzinlik lokantasındaki garson bayan Amerikan filmlerindeki bayan kamyoncu durakları karakterlerine çok benziyor. Bana bol bol fotoğraf çektirdiler. Sonra çok sık duruşlarım oldu.
Akhisar'a 16 kilometre kala voltajım düşünce uğradığım kavuncuyla olan diyaloglar:
1.
Kavuncu: "Bebekler neden ağlar?"
Ben: "?"
Kavuncu: "Melekler onlara ölüm tarihlerini söylediği için."
Ben: "??!!! :)"
Ben bebekken bana kimse böyle bir şey söylemedi. Hafızam güçlüdür. Ha öyle bir şey söylese dahi ölüm tarihimizi öğrenmek kötü bir şey değil. Ölmek kötü bir şey değil. Yeni bir hayatın başlangıcı. Ben ölüm tarihimi öğrenseydim gülücüklerle karşılar ve o güne kadar elimden geldiğince hayatımı iyi şekilde geçirmeye çalışırdım. Bu kadar salak, yobaz ve gerici tiplerle karşılaştığıma, bunlarla aynı toprakları paylaştığıma inanamıyorum.
2.
Kavuncu: Bana ibadet ettiğimi sormadan "Senin gibi inanmayanlar........... v.s. v.s. v.s." gibi bir cümle kurdu.
Ben: "Neden/nasıl bu kanıya vardın?"
Kavuncu: "Öyle andırıyorsun"
Ben: "??!!!"
Yahu dinci gibi, inanan gibi görünüp halkı ve halkın parasını sömüren, aslında Allah' a değil, para tanrısına tapanlar hakkında neler düşünüyor acaba. Gerizekalı. Görünüşten içeride neler olduğunu nasıl anlıyor bu ileri zekalılar!!! İmam gibi görünüp Ateist' in en hası da olabilirdim.
Bu kavuncu bana kavun yedirse de sohbetin gereksiz dini içeriği çok rahatsız edici oldu.
Akhisar' da şerefsiz bir minibüsçü önümde durarak beni taciz etti. Akhisar' daki kırmızı ışık duruşları haricinde durmadım. Çocuk bir bisikletli anayolda gidiyordu. Çocuğu sakince sollarken, çocuk korktu ve istemsizce "ananı s******" dedi. Akhisar çıkışında bir grup çocuk bisikletçi bana "merhaba abi, hayırlı yolculuklar" deyince çok sevindim.
Kırkağaç yolundaki ilk benzincide zorunlu mola verip kahve hazırlamaya başladım. Benzinci "bisikleti mi yağlıyorsun?", Ben "hayır, kendimi yağlıyorum :)"
Bu benzincide itfaiye hortumuna benzer bir hortumdan akan suyla oynamak zevkliydi.
Kırkağaç yolunda zeytin ormanlarını fotoğraflarken karşı yönden gelen jandarma aracının dikkatini çekebileceğimi biliyordum. Beklediğim gibi oldu ve durdular.
Kimliğimi sordular.
"Fotoğraf çekmiyor olsaydım, kimlik sorarmıydınız?" diye sordum.
Jandarmanın cevabı "hayır" oldu.
Ben: "Beni casus mu sandınız?"
Jandarma: "Yok öyle değil, kendi güvenliğin için"
Daha sonra jandarma görevlisi muhabbeti yumuşatmak için Kızılırmak Deltası' na ocak-şubat döneminde gelip fotoğraf çekmemi önerdi.
Konaklama denemesi için yolun kenarındaki Bakır İstasyonu' na baktım. Güzel bir istasyon ama uygun olmayan tarafları vardı.
Yolda mıcırları sıçrata sıçrata Kırkağaç' a girdim. İstasyona indim ama görevli polisten onay almamı isteyince hiç uğraşmayıp yola devam ettim. 1. benzinlik konaklamaya tamam dedi, ama tabiki ocak yakamazsın dedi. Karşıdaki izcilik tesisinin oraya gittim. Orada da gereğinden fazla köpek vardı. Anayola çıkıp, ilerideki köfteciye girdim. Yer uygundu. Tesisin başında o an için kadın vardı. "Eşim gelmeden kesin onay veremem" dedi. Eşi gelene kadar çorbamı yaptım. Eşi geldi "dolaylı olarak (köpekler gelir, it kopuk olur v.s.) hayır" dedi. Hay ben sizin yapacağınız işin içine der gibi bir pozisyona girip zifiri karanlıkla Soma girişindeki benzinliğe yanaştım ve çok rahat kabul aldım. Mescidin ılık ve rahat ortamında rahatça uyudum. Bu benzinliğin çayı süperdi.
101.04 klm > 1220.91 klm toplam.
20.23 km/h ortalama, 42.30 km/h en yüksek hız.
Sabah çadırımı topladıktan sonra.
Yıldırım fotoğraflarını çektiğim yerin gündüz gözüyle görünümü.
Yağmur olasılığı sürüyor, ama bugün bir daha ıslanmayacaktım.
Manisa' nin dışından geçişim ve geçen bir tren.
Manisa-Akhisar karayolu.
Akhisar-Kırkağaç yolu.
Fotoğraftaki kamyon yanımda duruyor ve benimle sohbet ediyor.
Bu fotoğrafları çekerken jandarma beni casus sanıyor.
Bakır İstasyonu.
Bakır'da narlar.
Akhisar-Kırkağaç yolu.
Kavunlar.
Reddi yediğim köftecide akşam yemeğim. Çorbanın içine mısır çerezlerini ekmek niyetine koyuyorum.
---
15. Gün:
Çok rahat ve sıcak bir uyku uyuyorum. Kafamı yıkadım, çayımı içtim, güneşli bir güne uyandım. Daha ne olsun??? Soma' dan transit yaptım. Soma iç yolu çok bozuktu. Bu şehre çevreyolu yapmayan yetkililerin haklarında çok düşündüm. Keza Akhisar' a da çevreyolu yapmayanlar hakkında çok güzel düşüncelerim var. Soma çıkışında aldığım ekmeği yiyecek yer ararken İzmir sınırında benim gibi yollarda olan Cihan Aksoy abimin telefonunu fark ediyorum. Bergama' ya gelmiş, beni bekliyormuş. Ekmeği seyir anında ağza tıkmak suretiyle bitiriyor ve bir paket ikisi bir arada türü bir kahveyi de bir hayratta ağzıma boşaltıp üzerine su içiyor ve düz yollarda yardıra yardıra gidiyor ve Bergama' nın merkezine 6600 metre kala Cihan Abimle buluşuyorum. Kentin girişindeki benzincide Bergamalı Atilla Altuğ büyüğümle de buluşuyoruz ve Atilla Abimin evine gidiyoruz. Atilla Abim bizi çok sağ olsun bir güzel doyuruyor. Sonra Cihan Abimle onunla bisikletleri de değiştirerek Dikili' ye gidiyorum. Dikili' de çizgimi bağlayıp Cihan Abimle vedalaşıyor ve Bergama' ya dönüyor ve geceyi Atilla Abimin evinde geçiriyorum.
98.49 klm > 1319.40 klm toplam.
19.56 km/h ortalama, 40.83 km/h en yüksek hız.
Soma' da sabah.
Poyracık.
Poyracık-Bergama arası.
Ülkemizin gerçek bisikletli gezginlerinden Cihan Aksoy.
Atilla Altuğ abimin evinde nefis kahvaltı.
Bergama-Dikili yolu.
Dikili giriş kavşağında vedalaşıyoruz.
Yollarda en yakın zamanda bir daha buluşalım Abiciğim.
Dikili-Bergama yolu.
Bergama' da uğradığım bir süpermarkete bu rampadan iniyorum. Fakat kaygan zemini yüzünden alışverişten sonra bisikletimi çıkartırken rampada kalıyorum. İmdadıma çocuklardan birisi yetişiyor. :)
İlk kez 2012 1. yaz turumda evine bir kaç saatliğine konuk olduğum Atilla Abimin evinde akşam yemeği. Ellerine sağlık, ellerin dert görmesin, kesene bereket.
----------------------------------------------------- Bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların telif hakları aksi belirtilmedikçe Baki Berk Kayalar' a aittir. Maddi amaç güden çalışmalarda izin almadan kullanılması telif hakları yasasına göre suçtur. Maddi amaç gütmeyen kullanımlarda ise kaynak belirtilerek yayınlanması önemle rica olunur. Aksi takdirde bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların izinsiz kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Öneri ve destekleriniz için baymineral@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder