28.08.2010 Cumartesi
Stresli geçen bir vize sürecinin ardından İtalyan konsolosluğundan Erasmus Yoğun Dil Kursu (EILC) kapsamında 35 günlük bir vize alıyorum ve İtalya' ya dönüşüm kesinleşiyor.
İzmit' e bir aylık bir veda daha yapıyorum. Hoşça kal İzmit.
Günün akşamı babam beni arabayla Sabiha Gökçen Havalimanı' na götürüyor. Otoyolda gün batımını izliyorum.
Havalimanında anne ve babamla vedalaşıyor ve çıkış işlemlerimi yaptırıyorum. Uçağa bineceğim kapının açılmasını beklerken hatıra fotoğrafımı alıyorum.
28.08.2010 Cumartesi
Güzergah: İzmit-İstanbul (otomobille) - Roma Fiumicino (uçakla)
0 klm. / 1885 klm toplam.
0 km/h ortalama. 0 km/h maksimum.
Seyir süresi: 00.00.00 saat. (molalar hariç)
-
29.08.2010 Pazar
Uçuş sorunsuz geçiyor. Gece uçuşu olduğundan ve cam kenarında oturmadığımdan uçuş sırasında manzara fotoğrafı çekemiyorum. Roma Fiumicino Havalimanı' na sabaha karşı 04.00 gibi indiğim için bir süre orada kalacağım. Bir banka uzanıp bir süre uyukluyorum. Trenlerin kalkış saati yaklaşınca istasyona geçiyorum. Gişeler açılmadığından otomatik bilet makineleriyle almak zorunda kalıyorum. Bilet almak isteyen birisi kredi kartını bilet makinesine kaptırınca uzun süre uğraşıyor. Bilet makinesinden bilet alma düşüncesi bu yüzden beni korkutsa da mecbur kalıyor ve kredi kartımı bilet makinesine sokuyor ve neticede biletimi kazasız belasız alıyorum. İtalya' da trenlere biletsiz binenlere 50 Avro civarında ceza kesiliyor.
Roma Fiumicino Havalimanı istasyonundan görüntüler.
Orte' ye gidecek bölgesel tren.
Binmem gereken tren geldi.
Oldukça konforlu bir tren. Leonardo Ekspres. Mesafeye göre oldukça pahalı. 14.50 Avro. Hiç durmadan Roma Termini' ye gidiyor.
Tren hareket ediyor. Trendeyken gün doğuyor.
Vagondaki ekranlardan nerede olduğumuzu izleyebiliyoruz. Türkiye' de bir bölgesel trende böyle bir sistemi hayal bile edemeyiz. Hızlı trende anca.
Roma Termini' de (son durak) indikten sonra bilet gişesinden Perugia treni için bilet alıyor ve trenime geçiyorum. Perugia treni 07.40 gibi kalktığından bilet alıp trenin kalktığı perona geçmem stresli dakikalar yaşatıyor. Perugia treni bölgesel statüsünde bir tren.
Tren hareket etti. Yoldan görüntüler.
Perugia' ya yaklaşıyorum. Tren Orte' ye kadar hızlı tren hattında gittiği için 160 kilometre hıza kadar çıkıyor. Sonrasında daha yavaş gitmeye başlıyor. Gündüz yolculuğu olduğundan manzara keyfi yaşatıyor.
Perugia' ya vardım. Trenimle hatıra fotoğrafı.
Perugia İstasyonu. Gar diyemeyeceğim. İtalya standartlarında istasyon büyüklüğünde kalıyor. Tren trafiği fazla yoğun değil. Tek hat işletmeciliği yapılıyor. Bu hatta yük trenine hiç rastlamadım.
Perugia' ya öğlene doğru vardım. Yolculuk yaklaşık 2 saat 40 dakika sürdü. Bisikletimi ağırlayan Çağrı Sağlam abim bugün Roma' da olduğundan ve Perugia' ya akşama geleceğinden yeterince vaktim var. Gardaki kafeye geçip biberiyeli bir tür pizzanın tadına bakıyorum. Pizza benzeri bir şey. Güzel değil.
Biberiyeli pizzanın yanında sütlü kahvem var.
Perona geri dönüp Türkiye' den getirdiğim ayçekirdeklerini yiyiyorum. İtalya' da Ukrayna kökenli olmak kaydıyla kabak çekirdeği yeterince satılmakla birlikte ayçekirdeğinin esamesi okunmuyor. Ayçekirdeklerinden Perugialı güvencinlere de ikram ediyorum. Anlaşılan o ki pek beğeniyorlar. Sonraki günlerde Sienalı güvercinlere de çekirdek ikram edecektim fakat Siena'lı güvencinler daha az besili olmalarına rağmen ayçekirdeğini beğenmeyeceklerdi.
Perugia İstasyon.
Belediye otobüsüyle tarihi şehir merkezine çıkıyorum. Vaktim yeterince var. Yürüyerek dolaşıyorum. Annemle önceden yaptığım bir hostel rezervasyonum var. Bu yüzden de çok rahatım. Hem şehri dolaşıyorum, hemde Çağrı Abinin evini buluyorum.
Perugia tarihi şehir merkezinden görüntüler. Perugia' nın Umbria bölgesinin baş şehri olduğunu hatırlatmak istiyorum.
Bir pizzacıda çok pahalı olmayan bir fiyata pizza yiyorum. Servis ücreti dahil 4 Avro gibi bir ücret ödedim. kesinlikle bu paraya değer. İtalya' da yediğim en iyi pizzalardan. Sulu pizzaları severim.
Gezintiye devam.
Hostelimi buldum. Çağrı Abi' nin evine çok yakın.
Hostele yerleştim. İnternet rezervasyonum sorunsuz işlemiş. Panoramik manzaralı dört kişilik bir odam var.
Duş aldıktan sonra saçlarımın yeni hali.
Odamdan gece manzarası.
29.08.2010 Pazar
Güzergah: Roma Fiumicino - Roma Termini - Perugia (trenle)
0 klm. / 1885 klm toplam.
0 km/h ortalama. 0 km/h maksimum.
Seyir süresi: 00.00.00 saat. (molalar hariç)
-
30.08.2010 Pazartesi
Güzel bir sabah. Odamdan günün ilk ışıklarını görüntülüyorum.
Geceyi Arjantinli Ezequiel ve Mısırlı Abdelvahap arkadaşlarımla geçirdim. Biraz sohbet ediyoruz.
Bugün yola çıkacağım için çok heyecanlıyım. Hazırlandıktan sonra hemen Çağrı Abi' ye geçiyorum. Hasret gideriyoruz. Sonrasında Scotty ve Bıcır' la hasret gideriyorum. Bu pozisyonda hiç dokunulmadan beni beklediler. Bu iyiliği için Çağrı Sağlam abime ne kadar teşekkür etsem azdır.
Scotty ve Bıcır' ı binanın karşısındaki ara sokağa taşıyor ve orada yolculuğa hazırlıyorum.
Çağrı Abimle vedalaşıp şehrin caddelerinde akmaya başlıyorum. Siena' daki okulumun kardeşi olan Perugia Yabancılar Üniversitesi önünde hatıra fotoğrafları çekiyorum.
Perugia' daki ana meydana Scotty ve Bıcır' ı getiriyorum. Burada hiç fotoğrafları yoktu. Günlerdir Perugia' da olmalarına rağmen.
Sonra GPS' de kayıtlı rotayı takip ederek iki tünelden de geçerek istasyona iniyor ve buradaki son hatıra fotoğraflarımı alıyorum.
Perugia' dan çıkarken, daha önceden dikkatimi çeken ilginç toplu taşıma sistemini yakından inceleme fırsatı buluyorum. Bu taşıta hiç binmedim ama değişik görünüyor. Minimetro adıyla biliniyor ve tren istasyonu yanından Perugia tarihi merkezine ulaşıyor. Bunun bir benzerini Kocaeli Büyükşehir Belediyesi monoray adıyla İzmit' e inşa edecekti. Projeleri yattı. İyikide öyle olmuş. Bu fotoğrafların videosunda izleyeceğiniz üzere son derece yavaş bir sistem.
Güzel kent Perugia ile vedalaşıyorum.
GPS' e kayıtlı rota üzerinden ilerleyerek Siena yoluna çıkıyorum. Perugia' dan bisikletle geçecekseniz GPS' siz geçmeyin derim. Bu civarda yolunuzu kaybetme olasılığınız yüksek.
Perugia çıkışında bir bisikletçi levhası görüyor ve geri dönerek bisikletçiyi buluyorum. Fakat kapalı. Yola devam. Akabinde bir benzincide mola veriyorum. Bıcır' ın lastiği bu molada iniveriyor. Tatlı bir sorun.
Bu yörede bir döner kavşaktan dönmek üzereyken yan yoldan çıkmak isteyen bir TIR, ben geçişimi tamamlamadan hareket ediyor. Tamda orada Carabinieriler kontrol yapıyorlardı. Carabineriler normalde TIR' cıyı durmayacaklardı, ama ben geçmeden hareket ettiği için olsa gerek TIR' ı durduruyorlar. Muhtemelen cezayı yemiştir.Bisikletçilerin özellikle Orta ve Kuzey İtalya' daki imajı en lüks motorlu araç kullanıcılarından bile daha yüksek. Bize karşı yapılan kural ihlalleri sanırım affedilmiyor :)
Magione kasabasına vardım. Burada biraz yağmur endişesi yaşıyorum. Kısa bir yağmur geçişi oluyor ve birazcık ıslanıyorum. Bu kasabadaki insanlar bana soğuk geldi. Magione' den görüntüler.
Magione' de birazcık yokuş tırmandığımı hatırlatayım. Yokuşun sonunda Trasimeno Gölü göz kırpmaya başlıyor. Bu bölgede yavaş bir seyir izliyorum. Yorgun değilim, ama ne bileyim, bir yavaşlık var üstümde.
Bir üstteki fotoğrafı çektiğim noktadan yol görüntüleri. Harika ve sakin bir parkur.
Lago Trasimeno (Trasimeno Gölü)
Passignano sul Trasimeno yakınlarında hemzemin geçitten geçiyorum. Perugia' dan Floransa' ya giden trenler bu hattı kullanıyor.
Passignano sul Trasimeno' dan görüntüler. Trasimeno Gölü kıyısında hoş bir kasaba. Trasimeno Gölü anladığım kadarıyla tektonik bir göl.
Burada dinleniyor ve hazır bir konserve çorba içiyorum.
Passignano sul Trasimeno' dan çıkarken yağmur endişesi yaşıyorum ama korktuğum başıma gelmiyor çok şükür. Kasabadan çıkarken bir alışveriş merkezinden yiyecek bir şeyler alıyorum.
Passignano sul Trasimeno' dan sonra biraz yokuş çıkıyorum. Kısa olmasına rağmen yorucu oluyor. Yinede fıstık çamlarıyla birlikte hoş manzaralar olduğundan yokuş çekilir cinsten. Yokuşun tepe noktasına yakın bir yerde marketten aldığım bir kilo muz mideye gidiyor.
Manzaralar harika. İtalya' nın ortalarında olmasına rağmen iklim ılıman ve zeytinciliğe elverişli.
Gölün kuzey kıyısına paralel giden güzergahı kullanıyorum. Bir sapaktan sonra keskin bir yokuşla aşağıya iniyorum. Otoyola paralel ilerliyorum bir süre. Ve burada Toscana' ya kavuşuyorum.
Bir bölgesel tren yanımdan geçiyor.
Trasimeno Gölü' nün etrafını dolaşan bisiklet yolunun tabelalarından birisi.
Sinalunga' ya doğru arayollardan gidiyorum. GPS kullanmasam kesinlikle kaybolurdum. Haritalar yetmezdi. Nitekim bu yollarda ilerlerken haritada nerede olduğumu tespit etmekte güçlük çekiyorum. Sadece GPS ekranındaki iz kaydını takip ediyorum. Neticede kaybolanalası yollarda olmama rağmen bir kez bile kimseye yol sormadım.
Ayçiçek bahçeleri. Ayçiçekleri boyunlarını bükmüş.
Kuzeye bakış.
İtalya demiryollarından emekli olan ahşap traversler ömürlerinin geri kalan vakitlerinde çiftlik hayatı sürdürüyorlar.
Perugia-Siena otoyolu. Perugia ile Siena arası normalde bisiklet için bir günlük yol (100 klm civarı). Ama vaktim var. Acele etmiyorum. Bu etabı iki güne yaymaya karar verdim.
Bu yörede hava yine bulutlanıyor ve rüzgâr şiddetini arttırıyor. Bir bağ evinin bahçesinde çadır kurmak için bahçesinde bulunanlardan izin isteme cesaretini yakalıyor fakat vazgeçiyorum. Saat daha erken. Bu yöreden geçen Roma-Floransa hızlı tren hattından gelen ve 300 km/h ile giden trenlerin seslerini işitiyorum ama hızlı tren hattı altımdan tünelle geçtiğinden hattı hiç göremiyorum.
Foiano di Chiana' ya yaklaşırken dik ama kısa bir iniş öncesi.
Foiano di Chiana yakınlarında bir evin bahçesinden dışarıya sarkan Tibet kökenli mutluluk meyvesi Goji Berry' ler ilgimi çekiyor. Teyzemler bunlardan Meyvelitepe' de yetiştiriyor. Bahçede ev sahibi olan (sanırım) bir kadın var. Goji Berry' nin fotoğrafını çekmeden önce iznini alıyorum. Biraz fazla çekim yapınca "no basta?" "yetmedi mi?" diye soruyor ve oradan ayrılıyorum. Tatmaya kalksaydım belkide çok kızacaktı.
Arezzo ilinden çıkıp Siena iline giriyorum. Arezzo şehir merkezini hiç ziyaret etmedim. Tabela Sinalunga yakınlarında.
Sinalunga öncesinde birazcık yokuşum olduğunu hatırlıyorum. Sinalunga' ya vardığımda Güneş yatmaya başlamıştı. Hemen kiliseyi buluyorum fakat görevliden red cevabı alıyorum. Sinalunga' dan ayrılmam gerekiyor.
Sinalunga' daki bir bina, sarmaşık güzellikleriyle hoş görünüyor. Annem böyle sarmaşıklı binaları çok sever.
Sinalunga çıkışında bir benzincide kalmak istiyorum, fakat bana 15 klm ilerideki başka bir benzinciyi öneriyorlar. Yola devam. Yolun kenarındaki bahçelerin birinde bir ceylan görüyorum. Fotoğrafını çekmeye üşeniyorum. İleride durup geri geliyorum fakat kayboluvermiş. Yerleşimlerin çok uzağında da değildi. Ceylancığın insanlara bu kadar yakın yaşaması ilginç geldi.
Otoyola paralel ilerlerken Rigomagno diye bir köye varıyorum. Gün batımının raylardaki yansıması ilgimi çekiyor.
Buda istasyonu. İstasyon yolları üzerinden karayolu hemzemin geçitle geçiyor.
Rigomagno istasyonu gözüme konaklama için çok hoş göründüğünden geri dönüp yakınlarda kontrol yapan Polizei' lerın (İtalyan polisi) yanına gidiyorum. Bir tırı çevirmişler ve ceza kesiyorlar. Yanlarında onları meşgul etmemek için sessizce sıramı beklerken "sorun ne" diye soruyorlar. İstasyonda kalabilirmiyim diyince hemen "no problema" diyorlar ve geceler benim oluyor. Keyifle istasyona dönüyorum.
Köyün giriş tabelası. Köy merkezi azıcık yukarıda.
İstasyonun karşısındaki bir evde oturan bir finocukun avaz avaz havlamasına sebebiyet vererek çadır kuracak yerimi tespit ediyor ve hemen kuruluyorum. Yakınlardaki kafeden şişeme su doldurmalarını rica ediyorum. Onlarda beni yakındaki bir sokak çeşmesine yönlendiriyorlar ve oradan şişemi dolduruyorum. Çeşmenin suyu çok tanıdık geliyor. Tadı bildiğimiz Çenesuyu' na inanılmaz derecede benziyor. Halen İtalya genelinde içtiğim en lezzetli su ünvanına sahip (şişe sular dahil)
Çadırımı ideal bir noktaya konumlandırıyorum. Bu istasyonda tuvalet yok. Bu konuda ufak bir sıkıntı söz konusu. Ama dikkatli beslenirsem o da sorun yaşatmayacak. İstasyonda herhangi bir görevli de yok. Yapılması gereken anonslar otomatik olarak ayarlanmış. Anonslar İtalya' daki her istasyon ve garda olduğu gibi ara ara tekrarlanıyor. Kasabada insanlar dolaşsa da ıssız bir istasyon.
Bir istasyonda uyumak benim gibi bir tren delisi için rüya gibidir. Bu hat Chiusi-Siena hattı. Fark edeceğiniz üzere dizel işletmecilik yapılıyor. Yük treni hiç yok. Sadece yolcu trenleri çalışıyor. Bu istasyonda yolcu göremedim. Duran trenler inip binen olmadığından hemen hareket ediyor. Yolcu olmaması benim için avantaj. Fazla stres yaşamamamı sağlıyor.
Duran bir trenin şefi bana şaşkınlıkla bakıyor.
Arada sırada transit geçen raybüsler de oluyor. Onlardan birisinin videosu.
İspirto ocağımda yemek ve akabinde Türk kahvesi yapıyorum. Daha ne olsun :)
Sakin bir gece geçiyor. Kimse beni rahatsız etmiyor. Kafa dinlenecek bir köy. Yakınlardaki otoyoldan gelen cılız uğultu dışında sürekli hiç bir ses yok. Burası tali bir demiryolu olduğundan, yük taşımacılığı yapılmadığından gece yarısından sabaha kadar hiç tren geçmiyor.
Perugia-Rigomagno etabımı Aziz Şehitlerimize ithaf ediyorum.
30.08.2010 Pazartesi
Güzergah: Perugia-Rigomagno
92.56 klm. / 1978 klm toplam.
16.4 km/h ortalama. 47.5 km/h maksimum.
Seyir süresi: 05.37.28 saat. (molalar hariç) 4407 kalori
-
31.08.2010 Salı
Güne transito anonsuyla uyanıyor ve çadırdan çıkıp hemen çekim moduna geçiyorum. Güne güzel bir başlangıç. Bir dizel set buluşma için bekliyor. Burada tek hat işletmeciliği var. Onu da hatırlatayım.
Sıcaklık 12.3 derece. Bu turun en serin sabahı. Üşümeden edemiyorum.
Siena' ya giden bölgesel ekspres transit geçiyor.
İstasyon kampımda gün doğumu.
Toparlanıp yakındaki kafeye geçiyorum. Burada kahvaltı. Şokellalı kruvasan + sütlü kahve = 2 Avro.
Rigomagno İstasyon binası. Hafiften Doğançay' ı andırıyor.
Kafe demiryolu manzaralı.
Kafedeyken Siena' dan gelen dizel bir Minuetto transit geçiyor.
Şirin kasabacık Rigomagno' dan güzel anılarla ayrılıyorum. Ayrılırken suyu güzel çeşmeden suluklarımı dolduruyorum.Rigomagno coğrafyasında kumtaşlarının olduğunu fark ediyorum. Çenesuyu' nun geldiği coğrafyada da kumtaşları var. Demek ki kumtaşlı coğrafyaların sularının tadı güzel olurmuş.
Rigomagno çıkışındaki bir hemzemin geçit.
Bir hemzemin geçit daha. Tren geçsin diye bekliyorum ve sonunda geçiş kapanmaya başlıyor ve bir raybüs geçiyor.
Asciano' ya yaklaşırken kısa ama dik bir yokuşum oluyor. Sonrasında iki ayrı hemzemin geçit geçişim oluyor. Biri trensiz geçiyor. İnişte olan ikincisi geçmemden hemen önce kapanıyor. Bugün resmen hemzemin geçit sarhoşu oldum. Sabah sabah geçilen dört hemzemin geçit.
Asciano kasabası dinlenmek için ideal bir nokta. Küçük ama hoş bir tarihi yer.
Buradaki bir çiçekçide zeytin bonsaisi görüyorum ve çiçekçiden izin alarak fotoğraflarını çekiyorum. Fotoğraflarını çekerken turist bir ailenin dikkati ister istemez bu zeytinciğe kayıyor ve onunla birlikte içeriye geçip muhtemelen satın alıyorlar. Bu zeytinciği ben almak isterdim ama bisiklet üstünde heba olacağı için alamadım. Nitekim çok benzerinden birini Catania' daki çiçekçimde buldum ve İzmit' e tatile dönmeden önce satın alıp İzmit' e ablama hediye olarak getirdim. Türkiye' de zeytin mi yok diye sormayın. Zeytin var, ama bonsaisi yok. :)
O çiçekçide bir grup değişik güzellik.
Asciano' dan ayrılırken dik bir iniş beni bekliyor. İnişin sonunda vaktim yeterli olduğundan yolu uzatmak için Monteroni d' Arbia yoluna sapıyorum. Sapağın az ilerisinde bir incir ağacı görüyorum ve dalıyorum :) Fakat tadı iyi değil. Tadına baktığım incirler bana gaz yapıp sonraki bir kaç kilometremi mahfedecekti. Gaz tableti sorunumu çözecekti.
Bu yol çok sakin. Tatlı iniş çıkışlar birbirini kovalıyor. İnişler çok zevkli. Hava güzel. Çok büyük keyif alıyorum.
Bu yörede bulunan, hiç takip etmediğim Eroica bisiklet rotasının bir tabelası. Bu tabelaları Siena vilayetinde defalarca kez daha görecektim. Bir gün buralara tekrar gelip yaklaşık 200 kilometrelik bu Eroica rotasında pedallamayı arzu ediyorum.
Toscana tepeleri. Kandıra coğrafyasından hemen hemen hiç bir farkı yok.
İtalya turumdaki 2000. kilometremi dolduruyorum. İtalya sınırlarındaki yaklaşık 1550. kilometrem. 644 civarı İzmit-Çeşme etabına ait.
2000. kilometre mutluluğu.
Monteroni d' Arbia' ya girer girmez bir markete dalıveriyorum. Pausa başlamadan önce gıda alışverişimi tamamlayabiliyorum. Marketin önünde tıkınmak için yere oturmak isterken market görevlisi bana sandalye getiriyor sağ olsun. Tıkındıktan sonra yakındaki benzinciye geçiyorum. Siena' nın çok yakınındayım. Yolu bir gün daha uzatmanın planlarını yapıyorum. Ablamın bir aylığına ayarladığı eve bir gün önce varmak istemiyorum. Fakat ailemden "Siena' ya bugün ulaş" emri gelince gidonu SR 2 üzerinden Siena' ya çeviriyorum. Yarım saate kadar Siena' da olacaktım.
Yolun tadına doyulmuyor. Biraz yokuşlu da olsa. Siena' ya nereden gelirseniz gelin mutlaka yokuş çıkarsınız. Bugünkü çıkışlarda çok rahatım. Yüke rağmen hızlı çıkışlar yapıyorum. Oldukça seriyim bugün.
Siena' nın güney girişinde Cerchiaia yerleşimi.
Siena Porta Romana. SR 2 karayolunun Siena güneyindeki bitişi.
Siena' ya Monteroni d' Arbia' dan 20 kilometre kaldığını sanıyordum ama 14 kilometre çıkıyor.Bu durum beni sevindiriyor.
Via Roma ve Via Pantaneto' yu izleyip Campo Meydanı' na iniyorum.
Campo Meydanı' na indiğim noktada ablamın bana üzerinden ev ayarladığı acentenin uğramam gereken bürosu var. Nokta atışı yaptım resmen. Hemen işlemlerim yapılıyor ve paramı ödüyorum ve evi yetkilisi bayan çağırılıyor. Bisikletimi romörklü görünce ilk başta büyük bir problem olduğundan bahsediyor (romörkün bisikletten ayrılamayacağını hayal edip). Sonra ayrılacağını anlatınca kadın da rahatlıyor bende.
Kaldığım evin bulunduğu apartmanda asansör yok. 3-4 katlı tarihi yığma bir yapı. Merdivenleri çok zorlu değil.
Ev bana gösterilirken Scotty ve Bıcır aşağıda melül melül beni bekliyorlar.
Sonra işin zor kısmını hallediyor ve dolu Scotty ve Bıcır ayrı ayrı daireye tarafımdan çıkartılıyorlar. Dolu bir romörkü bir kaç kat yukarıya asansörsüz taşımanın ne kadar zor bir şey olduğunu tarif etmem zor.
Veeee odammm.. Biraz ufak ama olsun.
Eve yerleştikten sonra boş Scotty ile gara iniyorum ve alışveriş yapıyorum. Transit tren anonsuyla alarma geçiyorum ama tren geçmiyor. Yanlış anons galiba :) Sadece manevra yapan bir raybüs vardı. Alışveriş merkezine girince önceki gelişimde tanıştığım Afrika kökenli güvenlikçiyle karşılaşıyorum. Beni hemen tanıyor. Alışveriş merkezinin otoparkına bisiklet sokup sokamayacağımı soruyorum ve olumlu yanıt veriyor. Okuluma bisikletle gidip gelirken park sorunu yaşamayacağım kesinleşti.
Eve döndükten sonra kaşar, ekmek, çekirdek, Türk kahvesi, kara erik ve su bilmem kaçıyla tıkınıyorum. Bir aylık Siena maceram bugün resmen başlamış oldu.
31.08.2010 Salı
Güzergah: Rigomagno-Monteroni d'Arbia-Siena
53.19 klm. / 2031 klm toplam.
15.2 km/h ortalama. 55.9 km/h maksimum.
Seyir süresi: 03.29.48 saat. (molalar hariç) 1751 kalori
----------------------------------------------------- Bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların telif hakları aksi belirtilmedikçe Baki Berk Kayalar' a aittir. Maddi amaç güden çalışmalarda izin almadan kullanılması telif hakları yasasına göre suçtur. Maddi amaç gütmeyen kullanımlarda ise kaynak belirtilerek yayınlanması önemle rica olunur. Öneri ve destekleriniz için baymineral@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.
Telefon zili tren düdüğü şeklinde çalan biri için istasyonda geçen gece rüya gibi olmalı:)
YanıtlaSilHayranim su disardan tarihi bir eser gibi gorunen evlere.
YanıtlaSilTesekkurler Berk, guzel bir arsiv hazirliyorsun...
nefis fotograflar kisa notlar supersin oradaymis gibi hissettirdin . sevgiler
YanıtlaSilBerk cok güzel yazmissin, fotograflar da cok güzel, hevesle okudum italya turunu...Erasmus icin de italya´yi secmen cok yerinde olmus.fotograf makinasinin da marka-modelini merak ettim, yazarsan sevinirim.
YanıtlaSilTüm güzel yorumlara teşekkür ederim.
YanıtlaSilCatania' ya kadar Nikon D300, Catania' dan sonra D3000 kullandım.