Evimin önünde buluşup yola çıktık. San Nicolo Manastırı önünden geçerken fotoğraf çekiyorum.
San Nicolo Manastırı' nın önündeki yoldan SS 114 numaralı karayoluna doğru ilerliyoruz.
SS114 numaralı karayolundan Etna Dağı. Başını örten bulutların altında gece yağan taze kar bulunuyor.
Hazır fotoğraf molası vermişken, Elise sabah patlayan lastiğine biraz daha hava basıyor.
Çoğu zaman kollarımı çok yorduğundan lastiğe hava basmak beni bu kadar mutlu yapmıyor. Bisiklete binme eyleminin her anından keyif alan bir insan portresi. Lastiği tamir ederken bile gülücükler saçıyordu. :) Gerçek bisiklet sevgisi budur.
SS114 numaralı karayolundayken yol kenarında mevsimin ilk kaynanadili (Hint İnciri/Fichi India) çiçeklerini görüyorum ve hayatımın ilk kaynanadili çiçeğini fotoğraflıyorum. Ne kadarda güzelmiş.
Kaynanadili çiçeği goncası.
Bebek kaynanadilleri. Yenecek hale gelmelerine aylar var.
Bir kaynanadili çiçeği goncası daha.
SS114 numaralı karayolu köprü inşaatı sebebiyle trafiğe kapalı olduğundan endüstri bölgesinin içinden geöen yolu kullanıyoruz. Bu yolda fotoğraftaki tabela dikkatimizi çekiyor ve bizi güldürüyor. :D Bu tesisin duvarına boşaltım yapmayın, çünkü kameralar sizi izliyor.
Ara yolda ilerlemeye devam ediyoruz. Cuma öğleden sonrasında Lentini Gölü rotasını GPS' e kaydettiğim için hiç şaşırmadan, güle oynaya yol alıyoruz.
Catania Ovası' nda ilerliyoruz. Sağımızda Catania-Siracusa demiryolu uzanıyor.
Elise uzaklara bakıyor. Kimbilir neler düşünüyor bakarken..
Elise ile ilk şehirlerarası turum.
Lentini Gölü' ne yaklaşırken Etna' ya son kez bakıyoruz.
Bisikletlerimiz arkadaşlık bağlarını kuvvetlendiriyorlar.
Lentini Gölü' nü uzaktan görüyoruz. GPS bilgilerinden yararlanarak yakınlaşmaya çalışacağız.
Elise, göle nazır.
Turunçgil bahçeleri çok hoş görünüyor.
Lentini Gölü' ne yaklaşırken Catania ve Siracusa'yı Gela' ya bağlayan demiryolundan geçiyoruz. Şansıma geçit kapalı. Gela' ya giden tek bir dizel lokomotif geçiyor. Keşki uzun bir tren geçseydi. Ne yapalım. Hiç olmamasından iyidir.
Dizel lokomotif geçişini tamamladıktan sonra yola devam. Bu fotoğrafta Catania/Siracusa yönüne (doğu) bakıyoruz.
Bu fotoğrafta ise Gela yönüne (batı).
Göl kıyısına ulaşan yol maalesef geçişe kapalı. Yasak bölge. Anlaşılan o ki Lentini Gölü yapay bir göl. Göl kıyısına ulaşma hayallerimiz sona eriyor.
Elise' ye "portakal istermisin" diye soruyorum. "Nasıl?" diye cevap veriyor. Bende "benimle gel, sana nasıl portakal edineceğimizi göstereceğim" diyorum. Göle ulaşan yol üzerinde bir grup çiftçi portakal topluyordu. Yanlarına gidip selam veriyor ve bir kaç portakal rica ediyorum. Fakat onların "bir kaç portakaldan" anladıkları bir kaç kiloymuş anlaşılan. :) Son bir kaç dakika içinde toplanmış portakallarla dolu plastik büyük bir kasa bizim bulunduğumuz tarafa uzatılıyor.
Benden torba istiyorlar. Çantamdan büyük bir torba çıkıyor. Sonrasında hoş görüntüler oluşuyor. Bir yandan benim torba doldurulurken, diğer yandan Elise' nin çantası portakallarla dolduruluyor.
Çiftçi dostlarımızdan birisi bir portakalı oracıkta kesiyor ve bir süprizle karşılaşıyorum. Portakallar kan portakalı çıkıyor. Yıllardır bu tür portakallardan yememiştim. Çok tatlı değiller, ama vitamin vitamindir. Çok tatlı olmadıklarından, ekşi sayıldıklarından, büyük bir olasılıkla meyve suyu fabrikalarına gidecekler. Nitekim İtalya' da kan portakalı suyu, süpermarketlerde yaygın olarak satılıyor.
Bu portakalın yarısı bana, yarısı Elise' ye gidiyor :)
Bize portakal hediye eden dostlarımız. Yaklaşık 6-7 kilo portakal verdiler ve "borcumuz ne kadar" dediğimde "burada para geçmez" dediler ve tek kuruş para istemediler. Cennetlik insanlar. Çok teşekkür ediyorum onlara.
Toplanan portakallar yolculuğa hazırlanıyor.
Göl manzarası olan başka bir yer ararken mevsimin belkide son böğürtlenlerini görüyor ve dayanamıyoruz. Önce fotoğraf, sonra lüpletme. :)
Gölün kuzey kıyısı boyunda ilerlerken Elise pikniklik bir yer fark ediyor ve oraya giriyoruz. Hem demiryolu, hem göl manzarası var. Dikenli otlar biraz can sıksa da nefis bir nokta.
Olgun kaynanadilleri her yerde. Can sıkıcı mikroskobik dikenleri olmasa harika bir bisikletçi atıştırması olur. Ama uygun gereçler olmasza hyemesi ve soyması biraz tehlikeli.
Piknik ve bolca sohbeti yaptığımız yeşillik alan.
Catania' ya dönüş vakti. Burası tam 33 kilometre uzaklıkta. Bu noktaya Catania'dan molalar dahil 2 saat 55 dakikada ulaştık.
Piknik sırasında hiç tren geçmemişti. Oradan ayrılmak üzereyken Gela yönüne giden bir dizel raybüs geçiyor. Makinisti kornalı selam vererek bizi neşelendiriyor :)
Dönüş yolundayız.
Kır manzaraları.
Elise uzun sürüşlere alışkın değil. Rampalarda birazcık zorlanıyor sanki. :) Ama zamanla alışacak.
Dönüş yolunda ilerlerken geçmeyeceğimiz, ama yolumuzun yanındaki bir hemzemin geçidin kapanıyor olduğunu görüyor ve hemen geçide gidiyorum. Catania-Siracusa demiryolu. Catania' dan muhtemelen Gela' ya doğru giden bir dizel raybüs geçiş yapıyor.
Geçen hafta Siracusa' ya giderken fotoğrafladığım demiryolu köprüsü.
Elise' nin içindeki bisiklet ışığı, kendisinin su birikintilerinde yansımasını sağlıyor.
Dönüşte fazla mola vermiyoruz. Endüstri bölgesinden çıkıp SS114' e tekrar girdikten sonra gidiş yolunda dikkatimi çeken bir görüntüyü fotoğraflamak istiyorum.
Asfaltı, betonu delip yeşeren çimenler görmüştüm, ama asfaltı delip, büyümeye başlayan bir palmiyeyi ilk kez görüyorum. Çok enteresan. Bu bebe palmiyenin başına bir iş gelmezse burada rahatlıkla büyüyecek gibi görünüyor.
Asfalt delici palmiyenin karşı tarafında asfalt delici otlar yetişiyor. Burada yollara bitkiler hükümdarlık ediyor.
Bu yöre tam bir begonvil cenneti. Annem bu çiçeği çok seviyor. Ama Kerpe' de bir türlü yetiştiremedi. Bu konuda üzgün. Olsun. Burada bolca var. Fotoğraf anneme ithaflı.
Elise begonvillerle arkadaş oluyor. Birbirlerine pek yakışıyorlar :)
Catania' ya girerken Catania-Siracusa demiryolunun Catania güney çıkışındaki viyadüğünden tren geçtiğini görüyor ve hemen fotoğraflama çalışması yapıyorum. Ayrıca bugün havanın güzel olması sebebiyleolsa gerek, bisikletçi trafiği oldukça yoğundu. Hemen hepsi bizimle selamlaştı.
Catania' ya 1 saat 40 dakikada giriş yaptık. Vakit olunca bir pizzacıya gitmek istedik, ama gitmek istediğimiz pizzacı akşam 19.00' dan sonra gelin diyince okulun yakınındaki bir fırından bir şeyler aldık ve Villa Bellini parkında oturduk. Muhteşem bir park.
Daha sonra Stesicoro Meydanı' na geçtik ve sohbetimize burada devam ettik.
Toplamda 62.62 kilometrelik çok keyifli bir aktivite yaptık. En yüksek hız 40 km/h civarıydı.
Mutlu günler.
----------------------------------------------------- Bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların telif hakları aksi belirtilmedikçe Baki Berk Kayalar' a aittir. Maddi amaç güden çalışmalarda izin almadan kullanılması telif hakları yasasına göre suçtur. Maddi amaç gütmeyen kullanımlarda ise kaynak belirtilerek yayınlanması önemle rica olunur. Öneri ve destekleriniz için baymineral@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder