21.09.2010. Sonbaharın ilk gününün 07.50si. Campo Meydanı.
Scotty, okulun altındaki otoparkta bu şekilde güvenle beni bekliyordu.
EILC okulum olan Universita per Stranieri Siena'dan bir görünüm. Son derece modern bir üniversite. Fırsatını bulanlar bu okulda okumak için ellerinden geleni yapsınlar.
Makinede yıkadığım çamaşırlarım salonun camının önündeki askı sisteminde asılıyordu. Çamaşır makinesi kullanmayı ilk kez Siena' da öğrendiğimi itiraf etmem gerekir.
22.09.2010 - Universita per Stranieri Siena' daki sınıfım. İlkokul öğretmenim olan Mehmet Şatır, bize bir hayalinden söz etmişti. Hayalinde her sırasında, her öğrencinin önünde bilgisayar bulunan, tamamen bilgisayar donanımlı bir sınıfta eğitim vermekten söz etmişti. Neredeyse 13-15 sene civarı oldu bu hayalinde bahsedeli. Saygıdeğer Mehmet Şatır öğretmenimin bu hayalini 1 aylığına da olsa gerçekleştirmiş bulunmaktan mutluluk duyuyor, kendisine saygılarımı sunuyorum.
Bize İtalyan kültürü hakkında, esprili bir dille, İtalyanca eğitim veren bir profesör. Dediklerinden pek bir şey anlamasam da bu derste olmak ufak ufak da olsa bana bir şeyler kazandırdı.
İzmit' in korkusuz bisikleti Scotty, İtalya' da gurbet hayatı yaşıyor. Yer Campo Meydanı.
Yaptığım bezelyeli pilav. Bu satırları yazarken canım çekmiyor değil.
Amiata volkanından topladığım kestanelerle sembolik bir kestane kebap yapıyorum.
23.09.2010 - Scotty kaldığım apartmanda. Selenin denk geldiği parmaklıklı cam, benim odamın camı.
Evde kalan kızlardan birinin getirmiş olduğu bir sarı lâle. Fotoğraf anneme ve sevdiğime ithaflı.
25.09.2010 - Scotty' nin arka kaliperi, uzun yolların tozunu, balata ve rotorun partiküllerini, taşıyor.
Siena-Roma otobüsüne binmek için otobüs duraklarını araştırırken.
Patates kızartması keyfi.
Süpermarkete gittiğim bir ara, dönüşte bu ilginç düğün merasimi ile karşılaştım. Türkiye' deki kornalı, konvoylu düğün kültüründen çok daha iyidir. Allah mutluluklar versin.
Besleyici bir öğleden sonra yemeği.
26.09.2010 - Bugün bisikletsiz olarak, trenle Floransa' ya gidip geldim.
Floransa Santa Maria Novella Kilise'nin görünümü.
Floransa' da bisiklet kültürü oldukça yaygın.
Bir sanatçı, basit bir yol tabelasını sanat eserine çevirmeyi başarmış. Zekice.
Piazza del Duomo.
Floransa Santa Maria Novella Garı' nda dönüş trenimin saatini beklerken yanımdaki bir kaç ufak paket bisküviyi kırıntı haline getirip, Floransalı güvercinlere ikram ediyorum. Tabi garın neredeyse bütün güvercinleri bir süre sonra ziyafete katılıyor :)
28.09.2010 - Büyük umutlarla denemeye karar verdiğim mor göbek marul acı çıkıyor. :( İçi nispeten daha tatlı, ama bir daha almam.
Yağmurlu günlerde, yıkanan elbiselerim salondaki koltuğa ve sandalyelere seriliyor.
Universita per Stranieri Siena' daki sınıf arkadaşlarım ve öğretmenimle birlikteyim. Bir kaçı Türk. Diğerleri Portekiz, Güney Kıbrıs, Yunanistan, Polonya gibi ülkelerden gelmeler. Kursa sonunda herkes Erasmus öğrenimlerini gerçekleştirmek üzere İtalya' nın çeşitli bölgelerine dağılacaktı.
Sevdiğim öğretmenlerimden birisi.
Okulun son günüydü galiba. Bize orkestra konser verdi. Teşekkürler.
Evimin bir duvarında şirin bir pisicik fotoğrafı vardı.
30.09.2010 - Siena' daki bir ayımın gecelerini bu dostlarla geçirdim.
Universita per Stranieri Siena önünde hatıra fotoğrafım.
Seyahat Bursu' nu kazandığım Özlem Pansiyon' a teşekkürler.
Scotty için on günlük yer buldum. Ben vizemi alıp gelene kadar Siena' da kalmak zorunda. Eşyalarımı toplayıp Fontebranda' daki yurda gidiyorum.
Fontebranda' daki yurda geldiğimde bana yardımcı olma sözü veren, EILC görevlisi arkadaşım Sam ile buluşuyorum. O esnada yurdun yetkilisi geliyor ve sorun çıkartıyor. Sam' in dediğine göre yurdun yetkili bu saatte gelemezmiş. Bu esnada hafiften stresli anlar yaşarken İzmir' de bana küstahlık, adilik yapan kız görünüyor. Herhalde o kızın negatif enerjisi yurt müdürünü buraya çekti. Nitekim sorun başka bir yerde çözülecekti. Scotty ve Bıcır yurtta kalamadı. Olsun..
Günün stresini 250 gram dondurma ile atıyorum.
Scotty ve Bıcır' ı yüklü halde bir kaç kat yukarıya asansörsüz tekrar taşıyorum. Mecbur. Yarın Costafabbri yakınlarında bir apartmana götüreceğim.
Evin bir duvarındaki çiçekli resim.
01.10.2010 - Scotty ile evi terk etmeden önce. Bugün bu evde son günüm. İster istemez hüzünlüyüm.
Evin banyosu.
Evimde bir hatıra fotoğrafım olsun.
Apartmanın giriş holünde Scotty ve Bıcır son kez poz veriyor.
Apartmanın girişinde de bir pozlarını aldım.
Bir kaç kilometrelik yolculuğun ardından Costafabbri Köyü' ne vardım. Yolda Sam' le karşılaştım. Zaten O' nunla buluşmam gerekiyordu.
Scotty ve Bıcır burada kalacak.
Kamerunlu dostum Sam ile hatıra fotoğrafım.
Scotty ve Bıcır' ı bağlık alanda bulunan bir apartmanın bahçesindeki derme çatma, yarı açık bodrumlardan birine soktum ve uygun şekilde yerleştirdim. Allah' a emanet edip, oradan ayrıldım. İzmit' e döndüğümden oraya geri varana kadar nasıl bir stres yaşadığımı tahmin etmelisiniz.
Costafabbri civarından görünümler.
Oralarda bir çeşme. Suyunun tadı İzmit suyuna çok benziyor.Yani nefis.
Yürüyerek otobüs durağına giderken bir yol tabelasının arkasındaki şeyleri fark ediyorum. Bunlar olasılıkla sinek yumurtası.
Sena firmasıyla Roma' ya gideceğim. Roma' ya trenle gidemiyorum. Çünkü bugün için demiryollarında grev söylentisi vardı. Riske girmemek için otobüsle gitme kararı almıştım.
Otobüs yolculuğu Autostrade del Sole' den (Güneş Otoyolu - A1) devam ediyor. Citta delle Pieve yakınlarında yolumuz Roma-Floransa hızlı tren hattıyla çakışıyor. O sırada geçen ve Floransa yönüne giden hızlı treni yakalamayı başarıyorum. Bu bir nevi 2005' teki otobüslü seyahatimde fotoğraflamayı hızı nedeniyle başaramadığım hızlı tren anısının rövanşını almak oluyor :)
A1' de bir Türk TIR' ı ile karşılaşmak. İtalya' da bu TIR ve ileride göreceğim kardeşi ve kendim hariç, Türkiye plakalı bir araçla henüz karşılaşmadım.
Tiburtina' daki otobüs terminalinde yolculuk başka bir formata dönüyor. Trenli formata. Roma çok büyük bir kent olmasına rağmen Tiburtina otobüs garajı Kandıra otogarından daha ufak. Otobüs yolculuğunun neredeyse tamamında şöförün önümde oturan kadınlarla yüksek sesli geyik muhabbeti yapması dayanılmazdı. Başıma ağrılar girdi. Otobüsünün sol tarafında ikinci sıra cam kenarında oturduğumu belirteyim. Yanımda oturan teyze, Roma' ya girince hâlâ susmayan kadınlara yüksek sesle "yetmedi mi.. yeter" diye söylenmeye başlayınca otobüs yolculuğunun son bir kaç dakikası sessiz geçti.
Tiburtina otobüs terminali, Tiburtina Garı' nın yanında. Aktarım kolay oluyor. Orte-Fiumicino Havalimanı bölgesel trenini beklerken fotoğraf çekmeye devam ediyorum.
Orte-Fiumicino Havalimanı treni geldi. Çift katlı vagonlardan oluşma ve her durakta duruyor.
Dışarıdan bir görünüm.
Üst katı, alt kata ve çıkışlara bağlayan merdivenler.
Fiumicino Havalimanı istasyonu.
Bineceğim uçağı kontrol ediyorum.
Bir hızlı yemek restoranında atıştırıyorum. Doyurmuyor tabi.
Bagaj sırası.
02.10.2010 - Uçaktayım. Uçak kalkış ve iniş döngüsünde olmadığı sürece GPS açmak serbest. Uçağın hızı 850 km/h civarlarında.
Sabiha Gökçen Havalimanı' na salimen indim.
İzmit' e sabaha karşı vardım. Ailem beni Sabiha Gökçen Havalimanı' ndan arabayla aldı. Uyumaya başlayana kadar, ortalık aydınlanmaya başlamıştı. Sadece 24 saat önce Avrupa' nın en güzel şehirlerinden birisindeydim. Şimdi ise evimdeyim. Uçakla yolculuk insanı şaşırtıyor.
Siena' dan aldığım kahveleri test etme vakti.
Camın önünde iki sinek tarafından doğanın vazgeçilmez öğelerinden birisi sergileniyor. Üreme iç güdüsü.
Siena' dan aldığım kahveler, Türk usulüyle pişiriliyor ve annem ve babama ikram ediliyor.
03.10.2010 - İzmit' in Pazar Pazarı. Nasılda özlemişim. :)
Güzel günler sizlerle olsun.
----------------------------------------------------- Bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların telif hakları aksi belirtilmedikçe Baki Berk Kayalar' a aittir. Maddi amaç güden çalışmalarda izin almadan kullanılması telif hakları yasasına göre suçtur. Maddi amaç gütmeyen kullanımlarda ise kaynak belirtilerek yayınlanması önemle rica olunur. Öneri ve destekleriniz için baymineral@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder