12.10.2010 Salı:
İzmit' te stresli bir sabaha uyanıyorum. Hava kapalı ve sıkıntı verici. Yinede ertesi gün, Avrupa' nın öteki ucunda bisikletle 10-14 günlük bir seyahate başlayacak olmamın heyecanı var.
Sabah kahvaltımı gece kavurduğum kestanelerle yapıyorum. Saat 8' e bir kaç dakika kala İzmit' ten anne ve babamla birlikte arabayla yola çıkıyoruz. Kendimizi kısa zamanda İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı' nda buluyoruz. Sabiha Gökçen Havalimanı' nı kuran ve Doğu Marmara halkının uçağa binişlerini kolaylaştıran devlet büyüklerimize sevgilerimi iletiyorum.
Biniş kartını alışım sırasında büyük sırt çantam check inciye büyük görününce bagaja gitmesi gerekiyor. Bana yok yere sıkıntı çıktı böylece. Apar topar fotoğraf makinemi ve değerli eşyalarımı çantamdan alıyorum ve çantamı uçağa yolluyorum. Elimde kalan fotoğraf makinesi v.s. elimde takaza gibi kalıyor. Sonrasında duty freeden torba rica edecek ve o torbaya elimdeki şeyleri koyacaktım.
Ailemle vedalaşma vakti geldi çattı. Onlar için stresli bir 12-14 gün başlayacaktı. Yabancı topraklarda çocuğunuzun tek başına bisiklet seyahatinde olduğunu hayal edin. Anne yada baba olanlar anlayacaktır. Ama ben buna zorunluyum. Böyle bir seyahat fırsatı hayatta her zaman çıkmaz.
Söylemek istiyorum; esas fotoğraf makinemin aynası ikide bir kilitlendiğinden dolayı fotoğraf çekmek çok zor ve uğraştırıcı oluyor. Bu yüzden bölümler halinde anlatacağım İzmit>Siena-Catania bisiklet turumdaki fotoğrafları annemin ödünç verdiği eski bir cep dijitali, telefon ve arızalı fotoğraf makinemle koordineli çektim. Bu yüzden çoğunluğunun görüntü kalitesi yetersiz. Pil sorunu da yaşadığımdan çok fazla fotoğraf çekemedim. Görüntü kalitesi konusunda lütfen kusura bakmayın.
Sabiha Gökçen Havalimanı' nda uçağa biniş için kapının açılmasını beklerken.
Uçağa bindim. Hava çisentili. İtalya' da havanın güzel olacağına inanmaktayım.
Yanımdaki koltuklar boş olunca, elimdeki eşyaları boş koltuğa koyuyor ve olası bir hava boşluğunda uçuşmasınlar diye kemerle bağlıyorum.
Uçuuuuuyyyoorruumm.. Yükseklikten korkmama rağmen uçaktayken tatlı bir heyecan dışında hiç bir olumsuz duygu hissetmiyorum.
Bulutların üzerine çıkınca Güneş yakmaya başlıyor. Bir bulut denizinin üstündeyiz.
İtalya' ya geldim. Ama fark ettiğiniz üzere henüz inmedim. Bir kaç gün sonra geçeceğim Gaeta sahillerinin 6.7 kilometre rakımdan görüntüsü. Yukarıdan ne kadar güzel görünüyormuş.
Roma Fiumicino Havalimanı' na normal şekilde vardım. Pasaport kontrolünde heyecanlanınca görevli pasaport görevlisi beni sakinleştirmeye çalışıyordu.
Siena' ya üç ayrı trenle gideceğim. Önceden tren saatlerini not almıştım. Önce Tiburtina' ya trenle gideceğim. Sonra Chiusi' ye, oradan da Siena' ya gideceğim. Üçlü tren biletimi Roma Fiumicino Havalimanı istasyonundan sorunsuzca aldım. İki katlı Orte bölgesel treniyle Tiburtina Garı' na gittim. Burada Floransa' ya gidecek bölgesel treni bekleyeceğim. Bir Floransa trenini kılpayı kaçırıyorum. Canım sağ olsun. Tiburtina' da diğer trene yeterince zamanım var. Yakınlarda Polonyalıların işlettiği bir markete gidip yiyecek bir şeyler ediniyorum. Aldığım şeylerden birisi pirinçli, soğanlı, balıklı bir yemek konservesi; diğeri ise şeftalili bir tür içecek. Bu markete 3.95 Avro ödüyorum.
Tiburtina Garı' nda beklerken.
Trenler gelip geçiyor.
Beni Chiusi' ye götürecek Floransa bölgesel treni geldi.
Yolculuğum çok şükür çok rahat geçiyor.
Chiusi' ye vardıktan sonra diğer bir peronda bekleyen dizel raybüse aktarma yapıyorum. Bir kaç dakika sonra hareket ediyoruz.
Chiusi' den Siena' ya trenle giderken uykusuzluk ve yorgunluk beni zorlamaya başlıyor. Bu yüzden sık sık gözlerim kapanıyor. Video çekerken bile gözlerim kayıyordu. Gün boyunca Sem' le haberleştim. Kendisi bisikletimin kalamadığı Fontebranda yurdunda bana yer ayırttı. İsmimi söyleyerek rahatça yerleşebileceğimi belirtti.
Siena' ya vardım ve garın hemen karşısındaki alışveriş merkezine girdim, ananas konservesiyle çıktım. Belediye otobüsüyle şehir merkezine çıkmam gerekiyordu. Duraktaki bilet alım makinesi çalışmıyordu, otobüs şöförü de bilet satmadı, yanımdaki yedek bileti kullanmak için otobüsteki onay kutusuna onaylatayım dedim ama onay kutusu çalışmıyordu. Bu akşam benden otobüse binmem için zorla para alınmadı :) Normalde İtalya' da otobüste biletsiz biner, yada biletinizi onaylatmamış şekilde yakalanırsanız kişi başı 40-50 Avro gibi bir ceza ödeyebilirsiniz. Şehir merkezinde uygun bir noktada indikten sonra kalan yolu yürürken (Gramsci-Salimbeni arasında) bir Türk grubunun arasından geçtim. Kendi aralarında "biz Türküz" bilmem ne.. Yüksek sesle bir sürü yüksek sesli Türkçe kelime söylüyorlardı. Anlaşılan yurtdışına ilk kez çıkan tipler. Aralarından geçerken meşhur bir söz söyleyecektim ama kendimi tuttum ve yurda vardım ve odama sorunsuzca yerleştim.
Yatağım. Odamda internet vardı, ama sayfalar açılmıyordu.
---
13.10.2010 Çarşamba. (Siena-Catania 1. gün)
05.30 gibi rahatça uyanıyorum ve yurdun önünde 07.05' te Sem' le buluşuyorum. Costafabbri' ye otobüsle gideceğiz. Ama otobüs 09.00' da. Yurda tekrar giriyoruz. Ben otururken Sem sıcak bir içecek yapmış bana getiriyor. O' na yaptığı iyiliklerin karşılığında İzmit' ten getirdiğim bir kaç bir şeyi hediye ediyorum. Akabinde Gramsci durağına gidip otobüse biniyoruz. Sem her türlü ayrıntıyı düşünmüş anlaşılan, otobüs biletimi bile almış. Helal olsun gerçekten.
Otobüs yolculuğu 1-2 saate kadar bisiklet yolculuğuna dönüşecek.
Sem.
Scotty ve Bıcır' a kavuşma anımı videoladım :)
Scotty ve Bıcır' ı bıraktığım gibi bulmak beni çok sevindirdi. Anlaşılan Afrikalı dostlarım çok iyi korumuşlar. Allah onlardan gani gani razı olsun.
Buraya vardıktan sonra hemen hazırlanmaya başlıyorum. Öncelikle Scotty ve Bıcır' ı çıkartıp birbirlerine kenetliyorum. Sonrasında üstümü değiştirip tur moduna geçiyorum. İzmit' ten getirdiklerimi de uygun şekilde yerleştirdikten sonra yola çıkmaya hazır duruma geliyorum.
Sem, kaskımla poz veriyor.
Sem' in Scotty ve Bıcır' la hatıra fotoğrafı.
Sem dostuma çok teşekkürler. Sem, aslen Kamerunlu. Siena' da ikinci ana dalını yapan bir öğrenciymiş.
Yola çıkmadan hemen önce. Hava biraz serin. Uzun taytımı şortumun altına giyiyorum.
Yola çıkıyorum. Öncelikli hedef Siena merkez. İlk bir kaç yüz metrede zincirimin alarm verdiğini fark ediyorum. Çevre yolunun olduğu vadiye indiğimde zincirimin kopmak üzere olduğunu anlıyorum. Şehir merkezine olan rampayı ağır ağır çıkıp tarihi merkezdeki bisikletçiyi ziyaret ediyorum. Zincir hemen onarılıyor. Zincirim Messina' ya kadar sorun çıkartmayacaktı. 4 Avro alınıyor bu tamir karşılığında. 10 Avro alınacağını düşündüğümden çok seviniyorum. Şortumun altına giydiğim taytımı orada çıkartıyorum. Yol boyunca beni çok rahatsız edecekti yoksa.
Bisikletçide işim bittikten sonra Siena Garı' na inip, okulum ve Siena trenleriyle vedalaşıyorum.
Saat 11.10' da Siena Garı' ndan hareket ediyorum. Harekete müteakiben Siena merkezine yeniden çıkıyorum. Siena ile vedalaşma vakti.
Burada İzmitli bir arkadaşımın bana atmam için verdiği emanetini havuzun serin sularına bırakıyorum.
Hoşça kal güzel şehir Siena. Seninle bir gün mutlaka tekrar karşılaşmayı umut ediyorum.
SS2 yoluna çıkıp çevre yoluna doğru bağlanacak ve Grosseto yoluna çıkacağım.
Hoşça kal Siena.
Tangenziale' de (çevre yolu) iki kilometre kadar gidip Grosseto yoluna sapıyorum. Grosseto yolunun yaklaşık olarak ilk 10 kilometresi otoyol diye geçiyor. Resmen otoyolda olmama rağmen çok rahat bir otoyol yolculuğum oluyor. Kimse karışmıyor. Dört tane kısa tünelden geçiyorum.
Otoyol bitiyor. Bugün biraz yavaşım. Rüzgâr arkamda halbuki. Herhalde tura alışma devri nedeniyle garip bir yavaşlığım var. Önümde de yaklaşık 1200 kilometrelik bir yol.
Siena-Catania turumun tam bir keyif turu olmadığını, aslında ulaşım amaçlı bir tur olduğunu hatırlatmak istiyorum. Fazla zamanım yok. Bu tur iki haftadan uzun sürmemeli. Yoksa okulla ilgili sıkıntılar yaşayabileceğim.
Grosseto yolundaki (SS223) en uzun rampayı tırmanırken.
Bu yoldaki en uzun tünele gelmeden önce yaklaşık 868 metre uzunluğunda çok yüksek viyadükten geçiyorum. Aşağı bakılası değil. Viyadükten geçerken Grosseto vilayetine giriyorum. Viyadükten hemen sonra SS223' te geçeceğim en uzun tünele yaklaşıyorum.
Tünel yokuş yukarı oduğundan yavaş geçiyorum. Tünelin için de bir kamyoncu yada TIR' cı kornalı selam verince ödüm biraz sallanıyor. Tünelin akabinde yağmur başlıyor ve ıslak zeminde yüklü bir bisiklet için dik sayılabilecek inişi gerçekleştiriyorum. İnişte ister istemez korkuyorum. Yaklaşık 80 kilo ağırlığındaki bir bisikleti dik inişlerde kontrol etmek çok kolay değil.
Anlaşılan o ki Siena-Grosseto karayolu tamamen otoyol haline getirilecek ve bisiklet girişine yasaklanacak ve
Siena-Grosseto arasında seyahat etmek isteyen bisikletçilerin engebeli güzergahları kullanması gerekecek.
Bu noktaya gelmeden önce iki kısa tünelden daha geçtiğimi hatırlatayım.
Otoyol geri dönüyor. Otoyolun başladığı Paganico Köyü' ne girip market arıyor ama bulamıyorum. Oradaki bir kafeden su doldurtuyorum anca.
Paganico' dan sonra otoyola girmeye niyetleniyorum ama o sırada otoyola girmek üzere olan orta yaşlı bir araba sürücüsü beni uyarıyor. Bende otoyola paralel giden tali yola giriyorum. Tali yol olmasaydı otoyola girmeme bir şey demeyeceklerdi büyük olasılıkla. Nitekim bu tali yol da çok güzeldi. Başlarında kısa ama dik bir çıkış barındırsa da çok keyifliydi. Çıkıştan sonra rüzgâr arkamdan beni ittirecek kadar güzel esmeye başladı ve düzlüklerde güzel hızlara ulaştım. Çok zevkliydi. Beni sollayan bir bisikletçiyle selamlaştım. Sakin ve çok harika bir yol.
Merhaba Grosseto.
Bugün yol boyunca cevizli sucuklar ve Dedeciğimin verdiği saray helvaları bana doping oldu. Yol boyunca onlar dışında pek bir şey yemedim. Yoğun efor harcanan etkinliklerde bulunmama rağmen canım bazen hiç bir şey yemek istemiyor.
Turlarımın formatı gereği uğradığım kentlerde demiryolu varsa istasyon yada garlarına mutlaka uğramaya çalışıyorum. Grosseto Garı' nı aradım ama bulamadım. Hava kararmadan önce kalacak yer konusunu çözmem gerekiyordu çünkü.
Kentteki bir kiliseye danıştım. Kalamazsın dendi. Roma yoluna çıkmak için bir kaç kişiye yol sordum ama sadece birisi doğru tarif etti. Bir noktada biraz pahalıda olsa bir marketten akşamlık kumanyamı aldım. Akabinde harita kitabımdan da yararlanarak Roma yoluna ulaştım. Artık kalacak yer bulma konusunda ciddi adımlar atmam gerekiyor. Yağmur ve elektrikli yüklü kapkara bir bulut kütlesi yaklaşmakta olduğundan konaklama konusunu en kısa zamanda halletmeliyim. Demiryolu ve karayolunun arasında bahçeli bir evi bulunan bir amcaya "burada kalabilirmiyim" dedim, hayır dedi. Buradan bir kaç yüz metre sonra bir benzinlik kafenin yanında belirdim. Uygun bir nokta gözüme kestirip, oradaki ofislere "burada kalabilirmiyim" diye sordum. Ofislerin birindeki bir bayan ofisin içinde kalmak istediğimi sanmış olmalı ki hayır dedi. Ama yan ofisteki adam izin verdi. Üzeri bitkilerle kaplanmış yarı açık bir nokta. Hemde demiryoluna bir kaç metre uzaklıkta. Tesis 24 saat açık olduğundan harika. Bahçede bir çeşme var, kafede de tabiki tuvalet. Daha ne olsun :)
Kamp alanım.
Oraya hemen çadırımı kuruyorum. Çadır kurarken yağmur bana eşlik ediyor. Atıştırma falan filan (kakao, börülce, nohut, zeytin, tuz, ekmek) derken burada bir kapıdan çıkan serbest bir Alman kurdu yanıma gelip beni kokluyor. Sonra sakince ayrılıyor.
Kafede sütlü kahve keyfi yapıyorum. Gece güzel geçecekti çok şükür.
Kamp alanımdan gece görüntüleri.
Bilgiler:
13.10.2010 Çarşamba
Costafabbri-Siena-Grosseto
93.68 klm - 2883 klm toplam.
17.5 km/h ortalama, 49.6 km/h maksimum hız.
05.20.39 saat (molalar hariç seyir süresi)
3945 kalori.
---
14.10.2010 Perşembe (Siena-Catania 2. gün)
Bugüne de erken başlıyorum. Sanırım saat 04.30 gibi uyanmıştım. Dün buraya erken vardığım için erken yattım. Dolayısıyla erken kalkmak beni pek etkilemedi. Günler kısa olduğundan uyumak için daha fazla, sürüş yapmak için daha az zaman kalıyor.
Buradan ayrılırken tekrar teşekkür ediyorum ve "niente" (bir şey değil) diyorlar.
Toscana-Lazio bölge sınırına yaklaşırken Nunziatella yakınlarında gideceğim yol.
Geride bıraktığım yol.
Hatıra.
Bu yolda hoş manzaralı kesimler de var.
Az önce Lazio bölgesine girdim. Fark edemeseniz de geride bıraktığım köprü bölge sınırıydı. Fakat durmak için müsait bir yer olmadığından sınırda fotoğraf çekemedim. Sınırdan itibaren bölünmüş yol geri dönüyor.
Sınır bölgesinde hayvanlar otluyor.
Bir hatıra daha.
Boş bir tesiste duruyorum.
Buradaki saksılarda pizza fesleğenleri var. Bir kaç dal kopartıyorum. Pizza fesleğinini ekmek arasında salça
/domates sosu ve peynirle birlikte yerseniz harika oluyor.
Civitavecchia' ya yaklaşırken A12 otoyolu kavşağı. A12 burada başlıyor.
Civitavecchia'ya yaklaşırken çok sayıda viyadükten geçiyorum. Bunlardan birisi uzun ve yokuş yukarı. Viyadüğün parmaklıkları arkasında duvar örüldüğü için manzara izleyemiyorum. Dolayısıyla viyadüğü tırmanmak can sıkıcı oluyor.
Son viyadük. Civitavecchia' ya vardım.
Bu son viyadük demiryolu manzaralı. Şansıma Grosseto yönüne giden bir tren geçiyor. :)
Civitavecchia' dan görüntüler. Burası bir liman kenti. Akdeniz' in pek çok limanına bu limandan feribot seferleri var. Aslında planlardan birisi buradan Catania feribotuna binmek idi. Ama bu plan çoktan iptal olmuştu.
Civitavecchia' da bir süpermarkete uğruyorum. 1 şişe süt, 1 şişe soğuk çay, 1 kutu greyfurt suyu, 6 ufak ekmek, 1 adet mini beyaz peynir ve 2 kişilik nohut çorbası konservesine 7.5 Avro ödüyorum.
Civitavecchia pek güzel bir yere benzemiyor. Ama sahili hoş görünüyor. Yazın burası çok dolu oluyordur.
Yola devam ediyorum. Hoş bir kıvrımlı hafif inişli çıkışlı sahil yolunu takiben Santa Marinella' ya varıyorum. Burada konaklama için şansımı deneyeceğim.
3000. kilometrem doldu. Nicelerine inşallah.
Buradaki bir kilisede şansımı deniyorum ama pek iyi anlaşamıyoruz. Bende en iyi bildiğim yollardan birini denemeye kalkıyorum. Doğru istasyona. İstasyona varır varmaz bir görevliye burada kalmak istediğimi belirtiyorum ve sonuç olumlu oluyor çok şükür.
Santa Marinella istasyonuna gelir gelmez ziller çalmaya başlıyor. Bir transit tren geçişi. Yupppii..
Tuvalet yapısının önüne mat + uyku tulumu şeklindeki yatağımı hazırlıyorum. Açık havada peronda uyuyacağım. Yağmur yağmamasını umut ediyorum. Benle aynı peronu paylaşan bir evsiz benle muhabbet kurmaya çalışıyor. Beni tebrik ediyor falan filan. Bravolar havada uçuşuyor. Bir ara benden para istiyor, ama benden para isteyen dilenci tipindeki kişilere para verme prensibim olmadığından bütçem kısıtlı diyerek reddetmek durumunda kalıyorum.
Tahmin edeceğiniz üzere bu gece trenlerle dolup taşıyor. İstemediğim kadar çok tren geçişi var. 1. bölüm turumda Santarcangelo Romana kasabası istasyonunda işittiğim ve içinde kamera ve polis geçen anonslar zırt pırt tekrarlanıyor. Böyle olunca ben ister istemez anonsu yanlış anlayıp görüntü kaydı almamaya çalışıyorum. Fakat görüntü kaydı yapmadığım anlarda bile aynı anonslar tekrarlanınca bu kameralı anonsların "bu istasyon polis tarafından kameralarla izlenmektedir" anlamına geldiğini anlıyor ve rahatlıyorum. Neticede burada kimse bana "hop kardeşim burada fotoğraf/video çekemezsin" diye gelmedi. Rahat bir gece. Gece boyunca duran bir kaç bölgesel trene inen yada ona binen yolcular bana şaşkın şaşkın baktılar.
Gece boyunca geçen trenlere ait bir video dizisi. Muhteşem bir geceydi.
Kamp noktam.
Bilgiler:
14.10.2010 Perşembe
Grosseto-Civitavecchia-Santa Marinella
117.56 klm. 3000 klm toplam.
19.6 km/h ortalama, 49.3 km/h maksimum hız.
05.58.44 saat (molalar hariç seyir süresi)
2871 kalori
Güzel günler.
----------------------------------------------------- Bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların telif hakları aksi belirtilmedikçe Baki Berk Kayalar' a aittir. Maddi amaç güden çalışmalarda izin almadan kullanılması telif hakları yasasına göre suçtur. Maddi amaç gütmeyen kullanımlarda ise kaynak belirtilerek yayınlanması önemle rica olunur. Öneri ve destekleriniz için baymineral@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder